Disiplin sorunları yeni bir olgu
değildir; tersine yetişkinler, anne babalar, öğretmenler ve din adamları
arasında disiplin sorunları uzun süredir olağan sayılmaktadır. Çocukların zor
davranışlarının arttığı düşünülürse, disiplin sorunlarının günümüzde evlerde,
okullarda ve toplumlarda daha da yaygın olduğunu söylemek yerinde olur.
Öğretmenlik mesleğinin en zor
taraflarından birisi de hiç şüphesiz sınıf yönetimidir. Öğretmen merkezli eski
eğitimde sınıfta disiplini ve sessizliği sağlama “sınıf yönetimi” olarak
algılanıyordu. Eğer bir sınıfta öğretmen anlatıyor, öğrenciler de sessizce
dinliyorsa; öğretmen sınıf yönetiminde başarılı sayılırdı. Sınıf
yönetimi ile ilgili yazılan pek çok kitapta iyi bir sınıf yönetiminin, öğrenme-öğretme
sürecinden, istenilen verimi elde etmek için, sınıfta düzeni kurmak ve akademik
olmayan etkinlikleri en aza indirmek gerektiği fikri
yer almaktadır.
Bu geleneksel anlayışın asırlardır göz
ardı ettiği husus dünyada hiçbir akademik bilginin; oto-kontrolden, sosyal
ilgilerden, iyi seçim yapabilme yeteneğinden ve yaşamda etkin rol oynamayı
sağlayan sorumluluk duygusundan yoksun kimselere yardım edemediğidir.
Öğrenci merkezli yeni anlayışta sınıf
yönetimi dendiğinde “pozitif disiplin” anlaşılmaktadır. Pozitif disiplinin
amacı, yardımlaşmaya ve iş birliğine kapalı, saldırgan, iç denetimden yoksun,
özgüven duygusu gelişmemiş, başarısızlığın suçunu başkalarına yükleyen,
sorumluluktan kaçan, kurallara uymayan, ev ödevlerini yapmayan, yalan söyleyen,
sınıfta ders dinlemeyen, okulu sevmeyen, hatalı anne baba tutumlarından dolayı
çeşitli uyum ve davranış bozuklukları gösteren çocuklara rehberlik
yapmaktır.Sınıf yönetimi sağduyu, bilgi ve sabır isteyen bir iştir. Pek çok anne
baba ve öğretmen sınıfta istenmeyen davranış problemini, yalnız engelleyici, kontrol edilemeyen taşkın
ve zarar veren davranışlardan ibaret sanmaktadır. Oysa aşırı çekingen, utangaç,
yardımlaşmaya ve iş birliğine kapalı davranışlar da birer istenmeyen davranış
örnekleridir.
Çalışmanın birinci bölümünde, öncelikle
“istenmeyen davranış”ın ne olduğu, etkenleri ve sınıfta istenmeyen davranışları
önlemede kullanılabilecek strateji ve teknikler ele alındı.
İkinci bölümde “Pozitif Disiplin” kavramının
tanımı,unsurları ve felsefesi hakkında bilgi verildi, sınıfta istenmeyen
davranışın önlenmesinde “Pozitif Disiplin” in yeri ve önemi üzerinde duruldu. Sınıfta
disiplin konusuna ve pozitif disiplin modelinin önemli ismi Rudolf Dreikurs’un istenmeyen
davranışlar ardındaki esas nedenler ile ilgili görüşlerine yer verildikten
sonra, pozitif disiplin
modelinin sınıfta istenmeyen davranışlara karşı önerdiği uygulama stratejilerine
yer verildi. Son olarak sınıfta pozitif disiplini kurmada önemli bir yere sahip
olan “Sınıf Toplantıları” hakkında detaylı bilgi verilerek, istenmeyen
davranışları önlemede ve ortadan kaldırmada önemi üzerinde duruldu.
Çalışmaya, yukarıda izah edilen iki bölümün kritiği ve
değerlendirmesi niteliği taşıyan sonuç kısmıyla son verildi.
BİRİNCİ BÖLÜM
I. İSTENMEYEN DAVRANIŞ
I.I. İstenmeyen Davranış
Tanımı:
Okulda ve sınıfta, eğitsel çabalara
engel olan davranışların tümü istenmeyen davranış olarak nitelendirilir. Dersin
akışını bozan, hedef davranışlara ulaşmayı zorlaştıran veya engelleyen her
davranış, istenmeyen davranıştır.[1] Bir
başka tanıma göre, sınıfta istenmeyen davranış; öğrencilerin, öğretmenlerin
ortak haklarını istismar eden, ihmal eden, eğitimsel amaç, plan ve etkinlikleri
olumsuz etkileyen, engelleyen davranışlardır.[2]
İstenmeyen davranış sınıfa, derse,
zamana ve duruma göre değişebilmektedir. O halde herkesin üzerinde anlaştıgı
istenmeyen davranışı listelemek ve tanımlamak oldukça zordur. Ancak
öğrencilerin sınıf içerisindeki davranışlarını istenmeyen davranış olarak
adlandırabilmek için dört temel ölçütümüz vardır :
1. Davranışın
öğrencinin kendisinin ya da sınıftaki arkadaşların öğrenmesini engellemesi,
2. Davranışın öğrencinin kendisinin ya da arkadaşlarının güvenliğini tehlikeye sokması,
3. Davranışın okulun araç ve gereçlerine ya da arkadaşlarının eşyalarına zarar vermesi,
4. Davranışın öğrencinin diğer öğrencilerle sosyalleşmesini engellemesi.[3]
2. Davranışın öğrencinin kendisinin ya da arkadaşlarının güvenliğini tehlikeye sokması,
3. Davranışın okulun araç ve gereçlerine ya da arkadaşlarının eşyalarına zarar vermesi,
4. Davranışın öğrencinin diğer öğrencilerle sosyalleşmesini engellemesi.[3]
İstenmeyen öğrenci davranışları, bir anlamda önemli bir disiplin
sorunudur ve eğitim öğretim etkinliğinin yürütülmesinde büyük bir problem
oluşturur. Sınıfta istenmeyen öğrenci davranışları sadece eğitim öğretimi
engellemez, bununla birlikte bazı fiziksel ve psikolojik huzursuzlukları da
beraberinde getirir. İstenmeyen davranışlardan bazıları, en büyük etkisini
davranışı yapan üzerinde gösterir ama bir kısmı bunun ötesinde öğretmeni,
sınıfın tümünü ve dersi olumsuz etkiler.[4]
Derse devam etmeme ya da derslere geç
gelme, derse hazırlıksız gelme, sınıfta uygun olmayan yer ve zamanda konuşma,
arkadaşlarına, kendisine veya eşyalara zarar verme, derste uzun süre hayal
kurma ya da ders dışı bir etkinlikle uğraşma gibi davranışlar, sınıfta sıkça
gözlenen istenmeyen öğrenci davranışları olarak özetlenebilir. Ayrıca bu
davranışların dışında temizlik ve görgü kurallarına uymama, sınavda kopya
çekme, alkol, sigara ve uyuşturucu kullanma, öğretmenine ve arkadaşlarına kaba
davranma, küfürlü konuşma, arkadaşlarını rahatsız etme, söz almadan konuşma
gibi davranışlar da derslerde karşılaşılabilen istenmedik davranışlardandır.
İstenmeyen davranışların ortaya çıkması, hem kaçınılmaz nitelikte doğal bir
olaydır hem de uygun eğitim yaşantılarını kazandırmak için iyi bir fırsattır.[5]
I.II. İstenmeyen Davranışların Sınıflandırılması: [6]
I.II.1.Sorun Olmayan Davranışlar: Kısa dikkatsizlikler, bazı
öğrencilerin konuşması, ödev üzerinde çalışırken kısa ara vermeleri gibi ortak
davranış örneklerinden oluşur.
I.II.2.Küçük Sorunlar: Sınıf
işlemleri ve kurallarına karşı olan davranışları içerir. Örneğin, öğrencinin
oturduğu yerden izin almadan kalkması gibi küçük, fakat rahatsızlık verici
davranışlardır.
I.II.3.Önemli Sorunlar: Bu davranışlar eğitim etkinliğini
bozan ve öğrenmeyi engelleyen davranışlardır. Bu gruptaki davranışlar çok ciddidir;
ancak okul kuralları veya sınıf baskısı ile izole edilirler. Örneğin diğer
öğrencilere şiddet uygulama veya kavga eylemi gibi.
I.III. İstenmeyen Davranışların Etkenleri: [7]
I.III. İstenmeyen Davranışların Etkenleri: [7]
Herhangi bir okulda veya derslikte bir
disiplin problemi çıkmışsa, bunun mutlaka bir nedeni vardır. Sınıf ortamında
meydana gelen istenmeyen davranışların kaynakları öğretmenin, öğrencinin,
sınıfın fiziksel yapısının, sınıfın içinde bulunduğu okulun, çevrenin (uzak ve
yakın) sahip olduğu özelliklere göre değişiklik
göstermektedir. Sınıftaki istenmeyen öğrenci davranışlarının önüne
geçilebilmesi bu davranışların ortaya çıkmasında etkili olan nedenlerin
bilinmesine bağlıdır.
I.III.1.Sınıf Dışı Etkenler:
Sınıf içindeki istenmeyen davranışların büyük bölümü sınıfın dışında yaşanan
olaylardan kaynaklanmaktadır. Öğrencinin içinde yaşadığı çevre, aile ortamı ve
okul, davranışlarının temel kaynağını oluşturur. Bu çevrede yaşayan insanların
eğitim düzeyleri, öğrencilerin davranışları üzerinde önemli ölçüde etkilidir, dolayısıyla
öğrencilerin davranışlarına yansıyarak sınıf içine taşınır. Eğer öğretmen,
yalnızca sınıf içi davranış değişkenleri ile uğraşıp, sınıf dışı etkenleri göz
ardı ederse başarıya ulaşması hem zor olur hem de kalıcı olamaz. Sınıf dışı
etkenler; okul, çevre ve aile olmak üzere üç başlık altında incelenebilir.
I.III.1.1.Okul: Okulun fiziksel özellikleri, durumu,
öğrenci sayısı, kuralları, yönetim yapısı gibi bir çok değişken sınıf içine
yansıyarak, öğrencilerin tutum ve davranışlarını etkiler. Eğitim- öğretim için
gerekli olan materyal, araç, gereç ve kaynakların yokluğu ya da yetersizliği
öğrenciyi istenmeyen davranışa sevk eden diğer bir nedendir. Gottfredson ve
diğerlerine göre okulun olumsuz davranışa yönelten bir yanı da kurallar ve
olumsuz davranışlar konusunda yöneticilerin, öğretmenlerin farklı görüş ve
uygulayışta olmalarıdır.
I.III.1.2.Çevre: Öğrencileri
problem davranışlara sevk eden en önemli faktörlerden birisi okulun sosyal
çevresidir. Okulun bulunduğu fiziksel, kültürel ve sosyal çevre öğrenci
davranışları üzerinde büyük ölçüde belirleyici etkilere sahiptir. Öğretmenin,
çevrede karşılaşılan bazı olumsuz davranışların sınıf ortamına girmesini
önleyebilmesi için çevreyi tanıması, ekonomik, sosyal, kültürel geçmişini ve
kaynaklarını çok iyi bilmesi gerekir. Öğrencilerin içerisinde yaşadıkları
çevre, davranışlar üzerinde büyük etkiye sahiptir. Bazen çevreyi değiştirmeden
davranışları değiştiremezsiniz.[8]
I.III.1.3.Aile: Aile, öğrenci davranışının
şekillenmeye başladığı, örnek alındığı, bazı temel davranışların kazanıldığı
yerdir. Öğrenciler zamanlarının önemli kısmını ve ilk sosyalleşmelerini aile
içinde tamamladıkları için, istenmeyen davranışların kaynaklarının ilk
çekirdekleri de aile içinde atılmaktadır.[9] Ailedeki birey sayısı, ailenin gelir ve eğitim
durumu öğrenci davranışlarını etkileyen faktörlerden bazılarıdır. Sınıf
ortamında gözlenen istenmeyen öğrenci davranışlarının aileden kaynaklanan diğer
bir nedeni ise anne-baba tutumlarıdır. Aileyle ilgili olarak öğretmenin aileyi
tanıması ve aile ile ilişki kurması ortaya çıkabilecek bazı olumsuz
davranışların önlenmesinde etkili olabilir.
I.III.2.Sınıf İçi Etkenler:
İstenmeyen davranışların ortaya çıkmasında sınıf dışı etkenler kadar sınıf
içi etkenler de önemlidir. Öğrenciyi istenmeyen davranışlara yönelten sınıf içi
etkenler; öğretmen, öğrenci ve fiziksel ortam olmak üzere gruplandırılabilir.
I.III.2.1.Öğretmenden Kaynaklanan
Nedenler: Öğretmen nitelikleri sınıf yönetiminin kalitesi ve
başarısı üzerinde önemli ölçüde etkilidir. Etkili bir sınıf yönetiminde
öğretmenin her şeyden önce yapması gereken ilk işi, öğrencileri tanımak
olmalıdır. Öğretmen hangi davranışın nerede ve nasıl yapılması gerektiğini,
buna karşılık hangi davranışın nerede ve nasıl yapılmaması gerektiğini
öğrencilere anlatmalıdır. İstenmeyen davranışların oluşmasında öğretmenlerin
yetersizlikleri büyük rol oynamaktadır. Derste öğretmenin sürekli aktif,
öğrencinin pasif olması, öğrencilerin dikkatini dağıtır. Öğretmenin öğrenci ile alay etmesi,
öğrencilere kaba davranması, öğrenciler arasında ayırım yapması, öğrencilerle
gerekli iletişimi kuramaması, öğretmenin toplumsal beceri eksikliğinden
kaynaklanan istenmeyen davranışların ortaya çıkmasını sağlar. Ayrıca öğretmenin
kişisel özellikleri, özgüven, tükenmişlik, başarısızlık korkusu vb. durumlar,
çocuklardan hoşlanmama ve özel sorunları (evlilik vb.) sınıf içi disiplin
sorunlarının kaynağını oluşturabilir.[10]
I.III.2.2.Öğrenciden Kaynaklanan
Nedenler: Duygusal problemler yaşayan bazı öğrenciler, okul
hayatının gerektirdiği sorumlulukları yerine getiremeyince, sınıfa ve okula
uyum sağlamakta zorlanırlar. Bazı öğrenciler öğrenim yaşantılarında
karşılaştıkları başarısızlıklar nedeniyle sınıfta dersi takip etmeyerek sürekli
sınıfın havasını bozmaya çalışırlar. Öğrencinin, öğretmeni ve arkadaşlarıyla
etkileşim düzeyinin düşük olması, sosyal becerilerde yetersiz olması,
arkadaşının olmaması, okulu sevmemesi, sosyal doyumsuzluk içinde olması gibi
pek çok neden öğrenciyi sınıf ortamında görmek istemediğimiz davranışlara
itmektedir.
I.III.2.3Fiziksel Ortamdan Kaynaklanan
Nedenler: Sınıfın fiziksel koşulları, gürültülü ve kalabalık
oluşu, ısı ve ışık durumu öğrenci performansı üzerinde önemli ölçüde etkilidir.
Fiziksel açıdan kötü yapılandırılmış bir ortamda, öğrencilere eğitimin amacı
olan istendik davranışları kazandırmak yani davranış değişikliği sağlamak kolay
değildir. Sınıf düzeni gibi, öğrencilerin oturma düzeni de sınıf yönetimi ve
eğitsel çabalar üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.
I.IV. İstenmeyen Davranışı Önlemede Kullanılabilecek
Stratejiler-Etkinlikler:[11]
I.IV.1-Öğrencileri Sürekli Olarak İzlemek:
Öğretmen ders esnasında gözleri ile sınıfın tümünü gözlemeli, öğrencilerin
tümünü görebileceği yerlerde durmalıdır.
I.IV.2-Öğrencileri Motive Etmek ve Motivasyonu
Dersin Sonuna Kadar Sürdürmek: Öğrencileri motive etmek için onlara
aktif olma fırsatı verilmeli, öğretmen merkezli öğretim yöntemleri terk
edilmeli, mümkün olduğunca fazla öğrenciye söz hakkı verilmelidir.
I.IV.3-Öğrencilerin İlgilerini Anlamak ve Derse
İlgiyi Arttırmak: Öğretmen iyi bir gözlemle öğrencilerinin ilgi
düzeylerini keşfetmeye çalışmalı, ilginin dağılması ve sıkılma belirtilerinin
görülmesi durumunda güncel bir konuyu tartışmak, mantık ve zeka oyunlarını
kullanmak, birkaç dakika serbest faaliyet yapmalarına izin vermek vb. gibi bazı
şeyleri kullanarak ilgilerini yeniden kazanmaya çalışmalıdır.
I.IV.4-Sınıf Kurallarını Tespit Etmek:
Öğretmen, öğrencileriyle tanıştığı ilk derste öğrencilerinden beklediği
davranışlarla ilgili açıklamalar yapmalı, kurallar koymalı ve bu kuralların
neden gerekli olduğu konusunda tatmin ve ikna edici açıklamalar yapmalıdır.
I.IV.5-Sorunu Anlamak: İstenmeyen
öğrenci davranışları karşısında, öğretmenin yapması gereken ilk iş, sorunu
anlamak olmalıdır. Sorunun doğru bir biçimde anlaşılması, doğru bir yaklaşımla
çözülmesi için ön koşuldur. Davranışı anlamak, mevcut sorunların nedenlerini
tanımlamanın ötesinde, gelecekte ortaya çıkabilecek istenmeyen davranışların önceden
kestirilmesi açısından da gereklidir.[12]
I.IV.6-Görmezden Gelmek: İstenmeyen
davranış o an için hemen olup bitiyorsa, süreklilik göstermiyorsa görmezden
gelinebilir. Ancak öğretmen, görmezden geldiği davranışı pekiştirmekten
kaçınmalıdır. Çünkü, istenmeyen bir davranışta bulunan öğrenci, bu davranışının
öğretmen tarafından görmezden gelinmesiyle bunun kabul edilebilir bir davranış
olduğunu düşünerek aynı davranışı tekrarlayabilir. Öğretmen tekrarlanan bu
davranışı da görmezden gelirse, istenmeyen davranışların pekişmesine neden
olur. Bu yöntemin dikkatli kullanılması gerekir. Aksi takdirde öğrenci yaptığı
yanlış davranışın öğretmen tarafından tasdik edildiği yanılgısına düşebilir.
Görmezden gelme yöntemi, dikkatli kullanılmadığında ciddi sorunlara yol açar.
Önemli davranış problemlerini görmezden gelme ile ortadan kaldırmak mümkün olmadığı
gibi, sorunun ağırlaşmasına da neden olur.
I.IV.7-Uyarmak: İstenmeyen davranışı
yapan öğrenciye, davranışının kabul edilemez olduğu çeşitli uyarılarla
hissettirilebilir. Öğretmen vücut dilini
kullanarak, dokunarak, sözle doğrudan veya dolaylı olarak soru sorarak, söz
hakkı vererek veya sözü doğrudan doğruya istenmeyen davranışa getirerek
öğrenciyi uyarabilir.
I.IV.8-Derste Değişiklik Yapmak: Sınıfta
öğretmenin sürekli aynı yöntemleri kullanması, kendinin aktif, öğrencilerin ise
pasif olması, dersin sıkıcı bir hal almasına ve öğrencilerin dikkatlerinin
dağılmasına neden olur. Dikkati dağılan öğrencilerin istenmeyen davranışlara
yönelmesi kaçınılmazdır. Bu yüzden ortaya çıkabilecek istenmeyen davranışlar,
dersin işlenişinde, öğretim yöntemlerinde, araç ve gereçlerde değişiklikler
yapılarak ortadan kaldırılabilir.
I.IV.9-Sorumluluk Vermek: Yapacak
bir işi olmadığını düşünen veya işi kendisine ilginç gelmeyen öğrencinin
istenmeyen davranışlara yönelmesi doğaldır. Bu durumda ona kendisini meşgul
edecek bir iş vermek ya da işini kendisine daha ilginç gelecek başka bir işle
değiştirmek, istenmeyen davranışların önlenmesi konusunda yararlı bir
yöntemdir. Öğrencilerini tanıyan, onlar hakkında bilgi sahibi olan bir öğretmen
öğrencilerine sorumluluklar verir. Sınıf başkanlığı yapmak, araç gereç getirip
götürmek, ödevleri kontrol etmek gibi sorumluluklar alan öğrenci kendi
davranışını kontrol ederek istenmeyen davranışlara yönelmez. Uygun ve anlamlı
etkinliklerle sorumluluk verilen öğrenciler, istenmeyen davranışlara yönelecek
zamanı bulamazlar.
I.IV.10-Öğrenciyle Konuşmak: Yapılan
bütün uyarılara rağmen öğrencinin davranışlarında bir değişiklik görülmüyorsa,
sorunun öğrenci ile konuşulmasında yarar vardır. İstenmeyen bir davranış
görüldüğünde hemen sıcağı sıcağına öğrenciyle ders içinde veya ders dışında,
davranışının nedenleri ve sonuçları hakkında konuşulabilir.
I.IV.11-Okul Yönetimi, Aile ve Rehber Uzman İle
İlişki Kurmak: Bazı sorun davranışların boyutları, öğretmenin
üstesinden gelemeyeceği kadar büyük olabilir. Böylesi durumlarda öğretmenin
okul yönetimi ve rehberlik servisi ile işbirliği yapması gerekir. Öğretmen
sınıf içinde sıkıntı yaratan, eğitim-öğretimi engelleyen davranışlarla baş
edemediği durumlarda okul yönetimi, aile veya bir uzmandan sorunun çözümü için
yardım isteyebilir.
I.IV.12-Ceza Vermek: Diğer yöntemleri
kullanmasına rağmen öğretmen hala öğrencilerin istenmeyen davranışlarıyla baş
edemiyorsa, göstermesi gereken en son tepki ceza vermek olacaktır. Ceza,
davranışla orantılı olarak, o davranışın yinelenmesini engelleyecek şekilde
uygulanmalı, bunun için de öğrenci neyi, nasıl yaptığı için ceza aldığını
bilmelidir. Neden ceza aldığını bilmeyen öğrencinin eğitimin amaçları
doğrultusunda istenen davranışları göstermesi mümkün değildir. [13]
Etkili bir sınıf yönetiminde cezanın
yeri olmamalıdır. Çünkü ceza davranışı zayıflatır ya da belli bir süre için
durdurur. Baskının ortadan kalkmasıyla istenmeyen davranış aynen tekrar eder.
Ceza, davranış değişikliğine neden olmaz. Diğer bir deyişle istenmedik bir
davranışı istendik yönde değiştirmez.İstenmeyen öğrenci davranışlarıyla baş
edebilmek için öğretmenlerin sık sık başvurduğu bir yöntem olan ceza,
öğrenciler üzerinde bazı olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Aldığı cezanın
etkisiyle öğrenci ya saldırgan davranışlar sergilemekte ya da içine kapanık bir
öğrenci olmayı tercih etmektedir. Ceza vererek bir dizi sorunların ortadan
kaldırıldığı düşünülürken, cezanın beraberinde birçok sorun getirdiğinin
farkına bile varılamamaktadır. [14]
Sonuç olarak sınıf, eğitim-öğretimin
yapıldığı ortamdır. Sınıfta, sınıf içi ya da sınıf dışı etkenlerden kaynaklanan
bir çok neden öğrenciyi istenmeyen davranışa sevk etmektedir.Her şeyin dört
dörtlük gittiği, hiç bir istenmeyen davranışın olmadığı bir sınıf hayal etmek gerçeği
görememektir.Trafik kazalarını en iyi sistemlerde bile bütünüyle ortadan
kaldırma olasılığının bulunmaması gibi, okullarda da disiplin sorunlarını
bütünüyle ortadan kaldırmak olası değildir.[15]
Eğitim öğretim etkinliklerinden
beklenilen verimin elde edilebilmesi, iyi bir sınıf düzenini gerektirir.
Öğretmenlerin olumsuz öğrenci davranışları ile başa çıkabilmesi için iyi bir
sınıf yönetimi becerisine sahip olmaları gerekir. İstenmeyen davranışların
ortaya çıkmadan önlenmesi, öğrencilerin sınıf etkinliklerine katılımını
artırır; öğretmenin enerjisinin ve zamanının önemli miktarını harcadığı
problemli davranışların ortaya çıkma olasılığını da düşürür.[16]
İstenmeyen davranışların en aza
indirilmesi için öğretmen, yönetici ve ailenin ortak çaba içinde olmaları,
olaylara anlayışla yaklaşmaları, öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçlarına cevap veren
programlarla onların motive edilmesi gerekmektedir.[17]
Sınıfta verimli bir öğrenme ortamının
oluşturulması için gerekli olan etkili sınıf yönetiminde asıl görev, öğretmene
düşmekle birlikte demokratik bir sınıf ortamında öğrencilere de kendi
davranışlarının sorumluluğunu vermek ve sorunların çözümünde onların da
görüşlerine başvurmak, öğrencilerin olumlu olarak yaptıklarını görüp bunları
dile getirmek ve pekiştirmek, olumsuz davranışlarını ise onların onurunu
kırmadan düzeltmeleri yoluna gitmek, izlenebilecek en uygun yaklaşımdır.[18]
ÖĞRETMEN
DAVRANIŞLARI VE NEDEN OLDUĞU OLASI İSTENMEYEN ÖĞRENCİ DAVRANIŞLARI
Tablo 1. Aşağıda öğretmenlerin yaptıkları veya
yapmadıkları davranışların neden olduğu,
olası istenmeyen öğrenci davranışları verilmiştir.
ÖĞRETMEN DAVRANIŞLARI
|
İSTENMEYEN ÖĞRENCİ DAVRANIŞLARI
|
|
1- Notla
tehdit etme
|
1- Korku,not
için çalışma,otoriteye itaat
|
|
2- Ceza
olarak ödev verme
|
2- Dersten
soğuma,isyan
|
|
3- Sadece
anlatım yöntemini kullanma derse güdülememe,cesaretlendirmeme,espiritüel
olmama
|
3- Hayal
kurma, başka şeylerle ilgilen-me,derse katılmama, dağınık ilgi
|
|
4- Ödevleri
kontrol etmeme
|
4- Ödevleri
yapmama, eksik yapma veya özenle yapmama
|
|
5- Sınıfa
sırtını dönme
|
5- Başka
şeylere yönelme
|
|
6- İstenmeyen
davranışları düzeltmeme
|
6- İstenmeyen
davranışları sürdürme
|
|
7- Sadece
başarılı olanlara söz hakkı verme
|
7- Diğer
öğrencilerin söz istememe davranış-larını pekiştirme
|
|
8- Yanlış
davranışı veya yanıtı aşırı eleştirme, olumsuz sözlerle etiketleme
|
8- Söz
hakkı istememe, okula gelmeme
|
|
9- Öğretmediği
konularda sınav yapma
|
9- Kopya
çekmeye yönelme
|
|
10- Dersi
iyi planlayamama, öğrencileri boş bırakma
|
10- Ders
dışı olumsuz etkinliklere yönelme
|
|
11- Zorlama
ile disiplin sağlama
|
11- Okul
eşyalarına zarar verme,pasif veya saldırgan olma
|
|
12- Sınıfta
herkesin görebileceği yerde durmama
|
12- Görülmeyen
öğrencilerin ders dışı etkinliklere yönelmesi
|
|
13- Öğrencilerin
psikolojik,sosyal,akademik yeterlik ve gelişim dönemleri gibi özelliklerini
tanımama
|
13- Saldırgan
veya pasif olma
|
|
14- Öğrencilerin
ekonomik durumuna bakmadan araç gereç isteme
|
14- İçine
kapanma, hırsızlık,okula gelmeme
|
|
15- İstenen
davranış hakkında bilgilen-dirmeme
|
15- İstenen
ve istenmeyen davranışı ayırt edememe
|
|
16- Öğretmenin
kendi davranışları ve diğer öğretmenlerin davranışları arasındaki tutarsızlık
|
16- İstenen
ve istenmeyen davranışı ayırt edememe
|
|
17- Öğrencinin
davranışı yerine kişiliğini eleştirme
|
17- Çekingen
olma,içine kapanma, iletişim-sizliği pekiştirme
|
|
18- İstenen
davranış için uygun ortam oluşturmama
|
18- İstenmeyen
davranışı sürdürme
|
|
19-
İstenen davranış için uygun pekiştireci zamanında vermeme
|
19- İstenen
davranışı gösterememe
|
|
20- Haklı
ile haksız öğrenciyi ayırt edememe
|
20- Öğretmene
ve derse karşı olumsuz tutum ve davranış
|
|
21- Cinsel,sosyal,ekonomik
ve başarı durumu vb. özelliklere göre ayrım yapma,sürekli aynı öğrencilere
sosyal alanlarda görev verme
|
21- Öğretmene
ve derse karşı nefret duygusu,kıskançlık,yağcılık,protesto geliştirme
|
|
22- Başarı
zevkini tattıramama
|
22- Dersle
ilgilenmeme,söz istememe
|
|
23- Derse
girip dersi işleyip dersten çıkma; kitap öğretmeni olma,dersi soğuk
atmosferde işleme
|
23- Derse
ve öğretmene karşı olumsuz tutum,isteksizlik
|
|
24- İstenmeyen
davranışlar üzerinde istenenlerden daha fazla durma, an konuyu kesip
ayrıntılarla fazla ilgilenme
|
24- Karşı
koyma,meydan okuma,duyguları saklama,başkalarını suçlama,dikkati dağıtma
|
|
25- Bazı
öğrencilere ismi ile hitap ederken diğerlerine hitap etmeme
|
25- Kıskançlık,
öğretmenden ve dersten soğuma
|
|
26- Ödül
ve cezayı adil kullanmama
|
26- Kıskançlık,derse
ve öğretmen karşı olumsuz tutum
|
|
27- Körü
körüne itaate alıştırmak için disiplin cezası verme, başarısız olarak
değerlendirme
|
27- Güven
duygusunu zedeleme, haklarını savunamama, haksızlığa itiraz etmeme
|
|
28- Ana
dilini iyi kullanmama ( örn. Argolu konuşma )
|
28- Argolu
konuşma
|
|
29- Başarılı
ile başarısız öğrencileri akademik açıdan ayırt edememe ( örn. Her ikisine de
aynı notu verme )
|
29- Derse
ilgisiz, öğretmene sevgisiz olma, protesto geliştirme
|
|
30-
Fiziksel ceza verme
|
30- Arkadaşlarıyla
sorunlarını kavga ederek çözmeye çalışma, yalancılık, aşırı kaygı,karşı gelme
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
SINIFTA İSTENMEYEN DAVRANIŞLARIN
ÖNLENMESİNDE
“POZİTİF DİSİPLİN”İN ÖNEMİ
II.I. Pozitif Disiplin
Nedir?
Disiplin, ilişki içindeki tüm kişileri
eşit olarak bağlayan, herkes için açık ve net olan kurallar olarak
tanımlanmaktadır[19]. Diğer bir deyişle
disiplin, istenen ve düzenli olan davranışların kazandırılmasını amaçlayan bir
yetiştirme anlayışıdır. Disiplinde amaç, kişinin öz denetimini sağlayabilmek
yani kendi kendini denetleyebilme yeteneğini geliştirmektir. Aynı zamanda da
disiplinden anlaşılması gereken, çocuğun toplum tarafından kabul gören bir ahlak
anlayışı ve sağlıklı tutumlar geliştirmesine yardımcı olmaktır.[20]
Pozitif disiplin, insanların
saygıdeğer, şerefli ve eşit kişiler olduğuna inanan Alfred Adler ve Rudolf
Dreikurs felsefesi üzerine kuruludur. Bütün pozitif disiplin metodları izin
verici ve cezalandırıcı değildirler. Bunlar aynı zamanda nazik ve serttirler.
Nazik, çünkü çocuklar ve yetişkinler saygılıdır. Sert, çünkü yapılması gerekli
şeylere saygı gösterirler. Amacı evde ve sınıfta barış yaratarak, dünyada
barışı sağlamaktır.Bütün pozitif disiplin
metodları aşağıdaki üç disiplin metodu ile birleşir:
- Saygı değer mi?
- Uzun sürede etkili mi?
- Çocuklara iyi bir karakter için, değerli yeteneklerini geliştirmede yardımcı bir rol oynar mı?[21]
Pozitif disiplin, Nelson, Lott ve
Glenn’in verdiği tanıma göre, çocukların kendi hareketlerini kontrol
edebilmelerini ve problemlerini çözmelerine yardımcı olan bir yönetim
tekniğidir. Çocuklar pozitif disiplin anlayışını önce içinde büyüdükleri aile
ortamı içerisinde alırlar, aile ortamında belirli bir disiplin anlayışından
etkienirler. Anne ve babalar çocuklarını koşulsuz severlerse; akılcı, fiziksel,
duygusal, toplumsal, entellektüel ve eğitsel davranışları ile yaratıcı
gereksinimlerini karşılarlarsa; çocuklar onları dinler. Onlarla kesintisiz
biçimde vakit geçirirlerse, onlara karşı sabırlı olurlarsa, dünyayı benzersiz
yollarla algılamalarına ve keşfetmelerine yardımcı olurlarsa, onların öğrenme
çabalarını takdir ederlerse, istenmeyen davranışları olumlu bir biçimde
düzeltirlerse, sorumluluklarını yerine getirmekle kalmaz okulda oluşturulacak
pozitif bir disiplinin temellerini atmış olurlar.[22]
Pozitif disiplinin temelinde çocukları
bırakmak, kontrol edilmeden ve aşırı derecede korunmadan öğrenmeye yeterli
olduklarına inanmak vardır. Bunu sağlamak aileler için genellikle çok zordur. Bu
zorluğun bir nedeni yürekli ve yüreksiz ebeveynlik arasındaki farkı anlamamaktır.
Yüreksiz ebeveynlik çocuklar için en iyisini yapmak ve hatalarından ders
almalarını sağlamak için izin vermekten çok başkalarının düşündükleri ve
söyledikleri hakkında endişelenmektir. Yüreksiz ebeveynlik çocukların
gelişmesinden çok, mükemmel olmaları ile ilgilenmektir. Mükemmelliğe değer
veren ebeveynler aşırı derecede korurlar veya kontrol ederler.Yüreksiz
ebeveynler, çocuklarını incitmek istemezler, fakat farkında olmadan yaptıkları
bir çok şey çocukların gelişimlerini ve büyümelerini durdurur. Aşırı derecede
koruma, kontrol, katı kurallar ve iletişim eksikliği çocuklardan güç ve
yeterlilik çalınmasına neden olan bir kaç yöntemdir.[23]
Yürekli
ebeveynlik korkuyla yüzleşmek ve daha büyük fayda sağlayacağı için yapılması
gerekeni yapmaktır. Yürekli ebeveynlik sadece eleştirmek veya kurtarmak daha
kolay olsa da çocuklara yeterlilik kazandırmak için zaman ayırmaktır. Yürekli
ebeveynlik çocukların temel yeterliliklerine güvenmek ve ihtiyaç duyacakları
hareket sahası ve destek sağlandığında öğrenebileceklerini bilmektir.Çocukların
kendileri için iyi olanı deneyimler yoluyla öğrenebilecek kadar becerikli ve
yeterli kişiler olarak düşünmek yürekli olmayı kolaylaştırır. Çocukların
kendilerini bulmalarına yardım etmenin bir yolu, çeşitli denemeler yapmaları,
farklı roller denemeleri için onlara bir alan vermektir. [24]
II.II.Pozitif Disiplinin Unsurları
Nelerdir? [25]
Pozitif disiplin için oldukça önemli
bir kaç unsur bulunmaktadır, bunlar:
1.
Seçenekler sunma,
2.
Öğrenme için doğal ve mantıklı sonuçlar kullanma,
3.
Pozitif yaşam becerileri için gerekli olanları bir
araya getirme,
4.
Problem çözme becerilerini çocuklara öğretmektir.
II.II.1.Seçenekler sunma: Çocuklara
seçim hakkı verilmesi, sorumluluk alma ve özgürlüklerini artırma duygularını
cesaretlendirecektir.
II.II.2. Öğrenme için doğal ve mantıklı
sonuçlar kullanma: Doğal sonuçlar, pozitif disiplinin önemli
elementleridir. Yemeğini reddeden çocuğa aç kalacağını, sütü bardağına koyarken
döken çocuğa temizlemesi gerektiğini söyleme oldukça basit fakat etkili
davranışlardır. Ayrıca sonuçları öğrenme, çocuklarla sonuçlar hakkında konuşma
ve onlara önceden tahmin etme fırsatı vermeyi de sağlayacaktır. Çocuklar hata
yapmadan öğrenebilecekleri gibi hata yaparak da doğruları görebileceklerdir ki
bu da oldukça yararlı bir stratejidir. Sonuçları tahmin etme, problem oluşmadan
önce durumları değerlendirme fırsatı da vermektedir. Mantıklı sonuçlar,
karmaşık olmakla beraber oldukça etkilidir. Mantıksal sonuçların kullanımı,
çocuklara seçim yapma olanağı verir. (Örneğin; “Hikayemizi bölüyorsun. Ya
sessizce otur ya da masana git .Seçimini sen yap”). Burada önemli olan onun
davranışını değiştirmeye çalışmaktır. Yetişkin davranışlarıyla çocuğun kendi
davranışları arasında bir bütünlük sağlamak, pozitif disiplin için çok
önemlidir. Pozitif disiplin kuralları uygulanırken, yetişkinin konuşurken
çocuğun seviyesine inerek, ismini kullanarak yardımcı olacağı, dikkatinin
üzerinde olduğu vurgulanarak ve konuşurken çocuk üzerinde odaklanarak uygun
davranış modeli olduğu unutulmamalıdır.
II.II.3. Pozitif yaşam becerileri için
gerekli olanları bir araya getirme: Pozitif
yaşam için gerekli olan tamamlayıcı unsurları kullanan yetişkin, çocuğun
yaptığı seçimden sorumlu olmasını da çocuğa öğretecektir.
II.II.4. Problem çözme becerilerini
çocuklara öğretmek: Problem çözücü olmalarında birinci adım, çocuklara
problem ortaya çıktığında sakin olmalarını öğretmek ve problem üzerinde
odaklanmalarını sağlamaktır. İkinci adım herkesin anlatmak istediklerini
anlatma fırsatı vermektir. Daha sonra yetişkinler, çocukların açıklamalarından
problemi tanımlayarak çocukların birbirleriyle uzlaşmalarını sağlamalıdır.
Çocuklara kendi problemlerini çözmeyi öğreten yetişkinler, aynı zamanda
çocuklara davranışlarına dikkat etmeleri ve kendi kontrollerini pozitif
değerlerde geliştirmeleri için onlara fırsat vermelidirler. Problem çözme
teknikleri yoluyla, çocuklar kendi duygularına ve diğerlerinin duygularına
değer vermeyi ve ifade etmeyi öğreneceklerdir. Şiddet olmadan çatışmaları
çözümlemeyi de bu yolla kazanacaklardır.[26]
II.III. Sınıfta Pozitif Disiplin
“Sınıfta Pozitif Disiplin” çocukları sorumluluk sahibi vatandaşlar
olmaya hazırlayan bir programdır. Pozitif disiplinde, öğrencilere saygıyla
yaklaşılan ve başarılı bir yaşam için ihtiyaç duyacakları bir okul ortamı
oluşturarak, öğrencilerin başarısız olduklarında küçük düşme yerine güvenli bir
ortamda hataları ile öğrenme fırsatı yakalayarak, güçlendiklerini hissettikleri
bir okul ortamının koşullarının meydana getirilmesi amaçlanır. Bu ortamda
öğrenciler, yarış yerine işbirliği içinde çalışmayı öğrenir. Öğretmen ve
öğrenciler ortak çözümler üzerinde birlikte çalışmayı hedefler. Yetersiz
olduğunu düşünmek ve hevesinin kırılması artık eğitim ortamının bir parçası
olamayacağından, hayat ve öğrenme için heyecan aşılayan bir ortam oluşturmada
birbirine yardım eden öğretmen ve öğrenciler pozitif disiplinin koşullarını
birlikte hazırlamış olurlar. Böyle bir ortamda yapılan eğitim, genç insanları
besler; mutlu ve topluma katkıda bulunan bireyler olmalarına yardım edecek
davranış biçimlerini onlara kazandırır.[27]
Başarının az sayıda insan için ve
başkalarının üstünden geçildiği yarışa dayalı bir sistemden uzaklaştırılmaya
ihtiyacı vardır. Bir başkasına yardım etme ve sorumlu karar vermeyle bütünleşen
yeteneği ve kişisel değerlendirmeyi geliştirmeye yönelinmelidir. Bu atmosferde
okullar genç insanları korku ve yetersizlik duygularıyla doldurmak yerine
cesaret, güven ve yaşam becerileriyle güçlendirmelidir.
Pozitif disiplin olarak ifade edilen bu
disiplin modelinin temelinde, karşılıklı saygı yatmaktadır Öğretmenin görevi,
öğrencilerin ait olma duygusunu kazanmalarına yardım eden demokratik bir sınıf
oluşturmak ve öğrenciler içten bir ait olma duygusuna yönelemediklerinde,
yanlış amaçları belirleyerek, doğru amaca yönelmelerini sağlamaktır.[28]
II.IV. Dreikurs’a Göre Davranışın Altında Yatan Dört
Yanlış
Amaç/ Neden :
Sosyal psikolog Adler’den etkilenen
Dreikurs’ a göre insanlar, diğer insanlar tarafından kabul edilmek ve bir gruba
ait olma gereksinimindedirler. Bu gereksinimi, insanın sosyal davranışlarının
içten amacı olarak adlandıran Dreikurs, çocukların yaşamlarının başlangıcından
itibaren kendilerine özgü amaçlar ve araçlar geliştirerek, bu amacı başarmaya
yöneldiklerini ve okuldaki tüm öğrencilerin sınıfta ait olma ihtiyacından başka
bir şeyi daha fazla istemediklerini belirtmiştir. Bundan dolayı sınıftaki tüm
istenmeyen davranışların nedenini de ait olma ihtiyacı ile açıklamaktadır.
Sınıfta istenmeyen davranış olarak adlandırılan anti-sosyal öğrenci
davranışları, sosyal olarak kabul edilebilir yollarla tanınmayı sağlayamayan
öğrencilerin, fark edilmelerini sağlayan yanlış amaçlarını yansıtmaktadır.
Dreikurs’ a göre öğrenciler, ait olma amaçlarını doyurmada başarısız
olduklarında 4 yanlış amaca yönelirler ve aşağıda belirtilen davranışları
gösterirler. Bu davranışlar, öğretmen müdahale etmediğinde aşamalı olarak
birbirini takip eder.[29]
II.IV.1.Dikkat
çekme: Öğrenciler tanınma ve fark
edilmeyi elde edemediklerinde; ilgisiz sorular sorarak, çalışmayı reddederek,
diğerlerinin sözünü keserek, konuşarak, komiklik yaparak, özel istekte bulunarak
ya da sürekli yardım isteyerek dikkat çekmeye çalışırlar. Öğretmenler,
yaramazlık yapan öğrencilere dikkat göstermenin istenen davranışları geliştirmeyeceğini
anlamalıdırlar. Yaramazlık yaptığında ilgi göstermek, öğrencinin dikkat çekme
isteğini arttırır ve dışsal motivasyon kaynakları aramalarına neden olur.
II.IV.2.Güç
Arama: Öğrenciler aradıkları tanınma ve fark edilmeyi, yalnızca
öğretmene meydan okuyarak elde edebileceklerini düşündüklerinde,tartışma,
zıtlaşma, yalan söyleme, yönergeleri izlemeyi ve aktivitelere katılmayı
reddetme, saldırgan davranma ve öfke nöbetleri gibi davranışlar gösterirler.Bu
öğrenciler,öğretmenin onlarla kavga etmelerini başarabilirlerse, gerçekte
istedikleri olsun olmasın kazandıklarını düşünürler.Çünkü sınıfı rahatsız edecek
güce sahip olduklarını göstermede başarılı olmuşlardır.
II.IV.3.Öç
Alma: Dikkat çekme ya da
güç arama yoluyla statü kazanmada başarısız olan öğrenciler öç almaya
yönelirler.Öç almaya yönelen öğrenciler, kendilerinin cezalandırılmasını
kurgulamış olurlar. Ne kadar fazla soruna neden olurlarsa kendilerini o kadar
haklı hissederler. Diğerlerini incitmek için ellerinden geleni yaparlar.
II.IV.4.Yetersizlik
Sergileme: Yetersizlik gösteren
öğrenciler, kendilerini başarısız olarak gördükleri için tekrar denemeye gerek
olmadığını düşünürler.Değersizliklerini arttıran durumlardan kendilerini
çekerek, çok az düzeyde sahip oldukları benlik değerlerini sosyal olarak test
edebilecekleri ortamlardan uzak durarak korumaya çalışırlar. Bu yanlış amaca
göre hareket eden öğrenciler; öğretmenin yönergelerine tepkisiz kalırlar, sınıf
aktivitelerine katılmayı pasifçe reddederler, sınıfta sessizce oturur ve
etkileşimde bulunmazlar.[30]
Dreikurs, öğrencilere gereksinimlerini
doyurmak için yasal yollar bulma konusunda yardım etmek suretiyle; onların
istenmeyen davranışlarının sınırlanabileceğini ve iki farklı davranış arasında
seçim hakkı verilerek, sorumluluk duygusunun aşılanabileceğini belirtmektedir.
Bunun en iyi demokratik sınıflarda ve demokratik öğretmen tutumlarıyla gerçekleşeceğini
vurgulayan Dreikurs, demokratik öğretmenlerin sınıftaki davranışlarının otokrat
ve izin verici öğretmenden farklı olacağını belirtmektedir. Demokratik
öğretmenler;
- Kuralları ve
yaptırımları oluşturma sürecine öğrencileri dahil ederek,
- Kuralların
gerekliliği ile ilgili açıklamalar yaparak,
- Rehberlik ve
liderlik sağlayarak,
- İçsel motivasyonu
sağlamaya önem verip, öğrencilerin birbirleriyle etkileşime geçmelerine ortam
hazırlayarak,
- Öğrencilere
sürekli olarak özgürlüğün, sınıf kurallarına bağlı kalmaya ve onları hiçe saydıklarında
istenmeyen sonuçlar için sorumluluk almaya bağlı olduğunu hatırlatarak
karşılıklı saygı ile iyimserlik duygusunu ve öğrencilerin kendi davranışlarına
sınır koyma yeteneklerini geliştirmelerine yardım ederler.[31]
Geleneksel yapıdaki öğretmenlerin
etkin sınıf yönetimi konusunda kendilerine yönelttikleri temel soru,
sınıfımdaki öğrencilere benim istediklerimi nasıl yaptırabilirim? sorusu
olmuştur. Bu anlayışa sahip öğretmenler, öğrencilerinden kendilerinin tasarlayıp
hazırladıkları birtakım sınıf-içi davranış kurallarına baş eğmelerini ve bu
kuralları harfiyen yerine getirmelerini beklemektedir. Halbuki, sözkonusu olan
bu disiplin kuralları, sınıftaki bütün öğrencilerin katılımı ile birlikte
hazırlanmalıdır. Bu husus, katılımcı ve demokratik bir sınıf atmosferi
oluşturmada temel ilke olmalıdır.
Dolayısıyla, öğretmenlerin kendilerine
yöneltmeleri gereken temel soru, sınıfımdaki her öğrencinin sağlıklı
gelişmesini sağlayacak bir sınıf ortamını nasıl oluşturabilirim? ya da sınıfımı nasıl demokratik bir topluluk haline
getirebilirim ki, sınıftaki her öğrenci kendisinin değerli olduğunu, kendisine
saygı duyulduğunu ve sınıftaki diğer üyelerin kendisine ihtiyacı olduğunu
hissetsin? sorusu olmalıdır. Yani, öğretmenlerin sınıfta disiplini sağlama
konusundaki çabaları öğrencilerin sınıftaki davranışlarını kontrol yerine,
onların doğal meraklarını geliştirmeye ve sınıfta demokratik bir atmosferin
oluşmasını sağlamaya yönelik olmalıdır. [32]
II.V. Pozitif Disiplin Modelinin Sınıfta İstenmeyen Davranışlara Karşı
Önerdiği Uygulama Stratejileri:[33]
II.V.1. İstenmeyen Davranışın Hangi Amaca Hizmet Ettiğini Belirleme:Öğretmenlerin, ilk olarak, öğrenciyi istenmeyen davranışa
hangi amacın yönlendirdiğine karar vermesi gerekmektedir. Öğretmenler,
öğrencinin istenmeyen davranışlar göstermesine neden olan amacı belirlemede şu
aşamaları izleyebilirler.
II.V.1.1. İzleme (Öğrencinin tepkilerini izleme): Öğretmenin, olumsuz davranış gösteren öğrenciyi davranışın
gösterildiği ilk andan başlayarak gözlemesidir. Yaramazlığı durdurup tekrar
yapması, yaramazlığı durdurmayı reddetmesi ve tekrar yapması, saldırgan ve
düşmanca davranması, işbirliğini reddetmesi gibi davranışlar, öğrencilerin amaç
yönelimleri hakkında tahminde bulunmaya yardım edecektir. Örneğin; yaramazlığı
durdurup tekrar yapma dikkat çekme amaçlı olabilir.
II.V.1.2.Bilgi toplama: Öğretmen, okul kayıtları, öğrencinin daha önceki
öğretmenleri ve gerekirse ev ziyaretleri yaparak aileden bilgi toplamalıdır.
Elde ettiği bilgiler (sınırlı da olsa), öğrencinin amacının, dikkat çekme, güç
arama, öç alma isteği ya da yetersizlik sergileme olabilirliğini tahmin etmede
yardımcı olur.
II.V.1.3.Soru sorma (örtülü, gizli): Öğrencinin yanlış amaç yönelimini belirlemenin bir diğer
yolu, öğretmenin, öğrenci yaramazlık yaptığında, kendisine nasıl bir duygu yaşadığını
sorması ve tepkisinin ne olduğunu gözden geçirmesidir. Dreikurs, öğretmenin
değişik yanlış amaçlar karşısında, farklı duygular hissedeceklerini belirtmektedir.
Örneğin, öğretmen canı sıkılmış hissediyorsa, öğrenci dikkat çekme amacında,
tehdit edilmiş hissediyorsa, öğrenci güç arama amacında olabilir. Dreikurs’ a göre,
yetersizlik sergileyen öğrenciler karşısında öğretmenler genellikle kendilerini
güçsüz hissetmektedirler.
II.V.1.4.Yanlış amaç hakkında tahminde bulunma: Öğretmen elde ettiği bilgilerle hipotezler geliştirmelidir.
Çünkü öğrenci ile ilgilenirken, öğrenciye yanlış amacını göstermek önemlidir.
II.V.2.Yönlendirici İfadeler: Öğretmenin,
öğrencinin olumsuz davranışı altında yatan gizli amaçla ilgili tahminde
bulunduktan sonra, öğrenciyi bu amaçtan mantıklı yollarla mahrum bırakmaya
yönelik hareket etmesidir. Yönlendirici ifadeler, sınıfta devamlılığı sağlama
ve öğrencinin olası amacını tanımlamada önemli bir noktadır. Örneğin, “Davranışların
arkadaşlarınla birlikte çalışmaya hazır olmadığını söylüyor, senin yerinde
kalmanı istiyorum. Hazır olduğunu düşündüğün zaman, rahatsızlık vermeden bir
gruba katılabilirsin” vb.
II.V.3.Öğrenciyi Yanlış Davranışla Yüzleştirme: Yüzleştirme,
davranışların altında yatan yanlış inançları tartışma ve yanlış amacın
açıklanmasıyla gerçekleşir. Bunu arkadaşça ve tehdit edici olmayan bir şekilde
yapma, öğrencilerin kendilerini incelemelerini ve davranışlarını
değiştirmelerini olası kılar. Dreikurs, öğretmenlerin, aşağıdaki soruları
sormalarını ve öğrencilerin tepkilerini gözlemelerini ister.
Dikkat Çekme: Özel
bir ilgi istiyor olabilir misin?
Güç Arama : İstediğin
kendi yolunu seçmek, lider olmak olabilir mi?Hiç kimsenin sana bir şey yapamayacağını
kanıtlamak istiyor olabilir misin?
Öç Alma : Beni
ve diğerlerini incitmek istemen gibi bir şey olabilir mi?Diğerlerinin sana
verdiği zarar kadar sen de onlara mı zarar vermek istiyorsun?
Yetersizlik : İstediğin
yalnız kalmak olabilir mi?
Bu
sorular, öğretmen ve öğrenci arasında iletişimi açacak sorulardır. Öğretmen bu
sorulardan sonra, öğrencinin davranışlarını gözlemelidir. Eğer öğrenci
gülümser, aniden saygı gösterir, omuz silker ya da belirlediği hedefe göre
farklı cevap işaretleri gösterirse, öğretmen hipotezinin doğruluğuna ait
deliller elde etmiş olur.[34]
II.V.4.Öğrenciyi
İçten Bir Ait Olma Amacına Yöneltme: Dreikurs,
öğrenciyi içten bir ait olma amacına yöneltmede aşağıdaki stratejileri
önermektedir:
-Dikkat Çekme Davranışı nı görmezlikten gelme, beklemediği anda ilgi gösterme,
öğrencinin kendini güdülemesini teşvik etme. Eğer görmezden gelme uygun değilse
ve tepki vermek gerekiyorsa, fazla ödüllendirici olmamasına dikkat edilmelidir.
İsmini söylemek, yorumsuz bir şekilde yüzüne bakmak, göz iletişimi kurmak, öğrencinin
yanlış davranışını tanımlamak, soru sormak gibi.
-Güç Mücadelesi ile
içli dışlı olmaktan sakınılmalıdır. Dreikurs, öğretmenlerin, öğrencilerle güç
savaşına girmemelerini vurgulamaktadır. Geçici olarak öğretimi durdurarak,
davranışın durmasını bekleyebilirler. Bu durumda, kuralı bozan öğrenci öğretmenden
çok akran baskısını hissedebilir.
-Öç Alma amacına
yönelmiş öğrenciye ulaşmak zordur. Öğrencinin sevgiye ve ilgiye ihtiyacı
vardır. Böyle öğrencilerin yeteneklerini ve güçlerini gösterebilecekleri durumlar
planlayarak, onların kabul edilme ve statüyü beraberinde getirecek şekilde davranabildiklerini
görmelerine yardım etmek gereklidir. Bu tür öğrencileri desteklemek ve teşvik
etmek için sınıf yardımına başvurulabilir.
-Yetersizlik gösteren
öğrencilere karşı öğretmenler tepkilerinde çok duyarlı ve sabırlı olmalıdırlar.
En küçük çabalar için bile teşvik ve destek önemlidir.
II.V.5.Sınıf Toplantıları: “Sınıfta Pozitif Disiplin” programının en önemli
unsuru “sınıf toplantıları” dır. Sınıf toplantılarında öğrenciler, dinleme,
nöbetleşerek bir şeyleri yapma, değişik bakış açılarını duyma, iletişim kurma,
müzakere etme, bir başkasına yardım etme ve kendi davranışları için sorumluluk
alma gibi sosyal beceriler öğrenirler. Bunun yanısıra, öğrenciler isteklerini
dile getirme, dikkatini toplama, eleştirel düşünme, karar verme, problem çözme
becerileri ve demokratik prosedürler gibi akademik performansı güçlendiren
şeyleri de sınıf toplantılarında öğrenirler. Problem çözümüne öğrencinin aktif
katılımı, onun artık öğretmenin pasif alıcısı olmayacağı anlamına geldiği için
bir çok öğretmen sınıf toplantısı yönteminin ders programı, dil gelişimi,
sağlık ve emniyetle ilgili müfredat amaçlarını aştığını düşünmektedir. Öğrenci,
sınıf toplantıları vasıtasıyla öğrenebildiği becerileri kazandıktan sonra
okuma, yazma ve aritmetik öğrencinin yaşamında daha anlamlı olur. Öğretmenler,
sınıf toplantılarının önemli beceriler öğrettiğini ve genç insanları yaşamın
bütün alanlarında –okul, iş, aile,
toplum- başarı için pozitif bir tavırla güçlendirdiğine inanmaktadır. [35]
Sınıf toplantıları, sınıfta pozitif
disiplin modelinin en çok bilinen
stratejisidir. Düzenli olarak yapılan sınıf toplantıları, öğrencilerin bireysel
sorunları ya da sınıfın tüm organizasyonu üzerinde öğretmen ve öğrencilerin
belli bir temel üzerinde buluşmalarını sağlar. Öğrencilerin toplantı boyunca
duygu ve düşüncelerini açıklamada kendilerini özgür hissetmelerini sağlamak
önemlidir. Yanlış cevaplar olmadığı için, her öğrenci toplantılarda başarılı
olma fırsatına sahip olur. Sınıf toplantıları bütün sınıfı etkileyen gerçek
sorunları (sınıfta kaybolan eşyalar için neler yapılabileceği, duvarlara
yazılmış yazılarla ilgili neler yapılabileceği vb.) çözmeye yönelik yapılabileceği
gibi, çocukların hayal gücünü geliştirme, daha önce öğrendikleri bir konu
hakkında neler bildiklerini-bilmediklerini bulma ve öğrencilerin kişisel
problemlerini çözme amacıyla da yapılabilir. Öğretmenin görevi herkesin fikrini
söylemesini sağlamaya çalışmak, teşvik etmek ve cesaretlendirmektir. Sorunu
açıklığa kavuşturmada, alternatif çözüm üretmede ve iş planı hazırlamada
öğrenciler daha aktiftir. Öğretmen rehberlik yapar.[36]
Pozitif bir sınıf kurma, bir
bulmacanın parçalarını biraraya koyma işlemidir. Parçalarımızsa şunlardır:
Şefkate, kararlılığa, saygınlık ve karşılıklı saygıya dayanan müşfik bir
atmosferi sağlama; pozitif disiplin sınıfını yönetme metodlarını kullanma, davranışın
dört yanlış amacını anlama, düzenli olarak belirli zamanlarda sınıf
toplantıları yapma ve destekli geri bildirimle teşviki kullanma. [37]
Çoğu zaman bütün okul yöneticileri ve
öğretmenler genç insanlar için mükemmel bir örnek teşkil eden şeyi göremezler.
Yaşam becerilerinin gelişimi için hayati önem taşıyan ihtiyacı görmemezlikten gelirler. Diyalog ve problem
çözme yolunu kullanarak kontrollü öğrenmede öğrencilere yardım edecek zaman ve
enerji harcama yerine ceza ve ödüller yoluyla dışsal kontrole başvururlar. Fakat
bu sistem öğrenciyi değil öğretmeni sorumluluk sahibi yapar. Öğrencilerin “iyi”
olduğu anları yakalamak ve ödüllendirmek; yine “kötü” olduğu anları yakalayıp
cezalandırmak öğretmenin sorumluluğudur. Öğretmen ortalıkta olmadığı zaman ne
olacak peki?[38]
Geleneksel yapıdaki disiplin yöntemleri
olumlu davranış değiştirmede etkili midir?İtaat, ceza ve ödül yöntemlerinin
sıkça kullanılması, o sınıftaki öğrencilerin sağlıklı ahlaki gelişimlerini
engeller. Çünkü, bu yöntemlerin kullanıldığı sınıflardaki öğrenciler
kendilerine, nasıl bir insan olmak istiyorum? sorusunu sormazlar. İtaat, ceza
ve ödülün bir öğretmen tarafından sınıfta disiplin yöntemleri olarak
kullanılmasının çocuğun kişiliğinde yapabileceği tahrip, Kohlberg’in ahlaki
gelişim teorisinden de faydalanılarak açıklanabilir.[39]
Kohlberg,
bireylerin ahlaki gelişimlerini başlıca üç düzeyde inceler. Bunlar , gelenek
öncesi, geleneksel ve gelenek-ötesi veya bireysel prensiplere dayalı
düzeylerdir. Bireylerin bu üç farklı ahlaki düzeyden hangisinde olup
olmadıklarını belirleyen yegane faktör ise, onların bir toplumsal problemin
çözümünde uyguladıkları “akıl yürütme süreci” veya niçin öyle davranılmasına
ilişkin olarak ileri sürdükleri
“mantıksal dayanak” tır.[40]
Kohlberg’e göre, gelenek-öncesi
düzeyde olan bir kişi bir cezadan sakınmak için otoriteye körü körüne bağlıdır
(itaat) ve diğer insanlarla olan ilişkilerinde karşılıklı çıkar anlayışını
gözetir (ceza ve ödül). Geleneksel düzeydeki bir kişi için ise, doğru,
insanların beklentilerine cevap vermek ve toplumsal kurallar doğrultusunda
davranmaktır. Gelenek-ötesi düzey, bireysel ahlaki anlayış farklılıklarının
gözetilmesi ve birtakım evrensel ahlaki değerlerin kazanılması ile temsil
edilir.[41]
Bu durumda, itaat, ceza ve ödül
yöntemlerinin öğretmenler tarafından sınıfta sıkça kullanılması demek,
öğrencilerin ahlaki gelişimlerinin Kohlberg’in gelenek-öncesi ahlaki gelişim
düzeyi ile sınırlı kalmalarına katkıda bulunmak demektir. Eğer dikkat edilirse,
Kohlberg’in ileri sürdüğü üç ahlaki
gelişim düzeyi, bir kişinin ben-merkezcilikten (gelenek-öncesi düzeyden) grubun
beklentilerine ve toplumun norm ve kurallarına (geleneksel düzeye) ve oradan da
bireysel ahlaki prensiplere ve hatta bir takım evrensel ahlaki değerlere
(gelenek-ötesi düzeye) doğru kademeli bir geçiş sürecini temsil etmektedir.
Dolayısıyla, ahlaki gelişim açısından bakıldığında, bir sonraki düzey kendinden
bir önceki düzeyden daha ileridedir. Nitekim, Kohlberg’e göre, gelenek-öncesi
düzey, çoğunlukla dokuz yaşın altındaki çocukların bulunduğu bir ahlaki gelişim
düzeyidir. Açıkça görüldüğü üzere, itaat, ödül ve ceza yöntemleri öğrenci
davranışını kısa vadede değiştirebilirler veya kontrol edebilirler; ancak, uzun
vadede öğrencinin sağlıklı kişilik veya karakter gelişimine katkıda
bulunmazlar. Sonuç olarak, diyebiliriz ki, ceza ve ödül bir madeni paranın iki
yüzü gibidir ve genellikle iyi şeyler satın almazlar.[42]
Sınıf toplantılarında özenle üzerinde
durulması gereken bir nokta vardır ki, bu da dikkate alma mesajının öğrenciye verilmesidir.
Öğrencilerin kim olduğunu öğrendiğinizde, onları hatalarını, öğrenmek için bir
fırsat olarak görmeye teşvik ettiğinizde, anlamlı katılımlar yapmaya yetenekleri
olduğuna inandığınızda, öğrenciler sizin kendilerini dikkate aldığınızı
bilirler. Onları dinlediğinizde, duygu ve düşüncelerini ciddiye aldığınızı
düşündükleri için dikkate alındıklarının farkına varırlar.Öğrenciler dikkate
alındıklarını hissettiklerinde işbirliği yapmak isterler, yanlış ve kötü
davranışlara yönelmezler.Zihne ulaşmadan önce kalbe ulaşmalısınız.Saygı ve
teşvik etme dikkate almanın iki temel parçasıdır.[43]
Bir öğretmen mükemmellikte ısrar
yerine gelişimi teşvik ederse öğrenciler o öğretmenin kendilerini dikkate
aldığını bilirler. Sınıf toplantıları öğrencilerin bu felsefeye inanmaları için
mükemmel bir fırsat sağlar.[44]
Sınıf toplantısı, herkes için gerçek
ve pratik meselelerle ilgili problem çözümüne ve gerçek diyaloğa öğretmen ve
öğrencilerin katılımını sağlayan bir işlemdir.Bir pozitif sınıf toplantısında
öğretmen, tartışılacak konuyu belirlemez ve öğrencileri iyi davranışa
yönlendirme çabası içinde konuşmaların büyük bir bölümünü kendisi yapmaz. Öğrenciler genellikle öğretmenin baskın
olduğu toplantılara karşı çıkarlar ve uyum sağlayamazlar. Programdaki konuların
çoğu öğrencilerin kendi elindedir.[45]
II.V.5.1.Sınıf
Toplantısı Formatı [46]
Sınıf toplantıları için format
şöyledir:
- İltifat ve takdir etme
- Öncelikli sonuçları takip etme
- Program (gündem) araçları
- Başkalarını dinlerken duygularını paylaşın.
- Bir şeye takılıp kalmadan tartışın.
- Problem çözümü için yardım isteyin.
- Gelecek planlar (geziler, partiler, projeler).
II.V.5.2.Etkili
Sınıf Toplantılarının Yapı Taşları [47]
Yapı Taşı 1: Çember
Oluşturun
Sınıf toplantılarının ilk aşamasında
amacın öğrencilere kazanma- kazanma çözümlerinin yer aldığı ve herkesin
konuşmak ve dinlenilmek için eşit haklara sahip olacakları bir ortam
oluşturmak olduğu söylenmelidir.
Çember düzenlenmesi – masa ve sandalyeler olmaksızın- herkesin birbirini görmesine imkan sağlayacak
ve öğrencilere sınıf toplantılarının okuldaki tecrübelerinin farklı ve özel bir
parçası olduğunu hatırlatacaktır.
Yapı
Taşı 2: İltifat ve Takdir Etmeyi Uygulamaya Koyun
Sınıf toplantılarına pozitif bir
işaretle başlamak önemlidir. Öğretmen ve öğrenciler birbirlerine güzel şeyler
söylediğinde herkesin kendi değerinin yüksek olduğunu hissetmesine gerçek bir
destektir.
Yapı
Taşı 3: Gündem Oluşturma
Öğrencilerin gündem maddeleri
(öğrencilerin yardım isteyeceği konu veya problemler) için öğretmenin bir bir
not defteri tutacağı öğrenciler tarafından bilinmelidir. Öğretmen ve öğrenciler
gün boyunca gündem üzerine ilgilerini yazabilirler.
Bir çember oluşturmak, toplantının
amacını ve formatını gözden geçirmek ve iltifatları öğrenmek, ilk toplantı için
yeterli konu başlıklarıdır. Bu toplantının sonunda öğrencilerin gelecek
toplantının ne zaman olacağını bilmelerini sağlamak, onlara gündemin nerede
tutulduğunu söylemek ve sıraların normal düzenlemesine geri çevrilmesi
yeterlidir.[48]
Yapı
Taşı 4: İletişim Becerilerini Güçlendirme
İyi bir dinleyici olmak, sırasını
takip etmek, kendisini açık bir şekilde ifade etmek ve farklı gerçekliklere
saygı duymak gibi iletişim becerileri, çember oluşturulup iltifatlar
dağıtıldıktan sonra ikinci sınıf toplantısında tanıtılabilir.[49]
Bir çember oluşturup, karşılıklı
iltifatlar edip, gündem maddelerini seçtikten sonra öğrencilere, davranışın
ardındaki amaçlar öğretilmelidir. Her davranışın ardında bir inanç vardır.
Fakat biz genellikle inancı anlamak yerine davranışa odaklanırız. Oysa inanç
değiştirildiğinde davranış da değişecektir.Sadece davranışın kendisiyle meşgul
olmak yerine kişinin davranışını motive eden inancı anladığımızda çok daha
fazla etkili oluruz. Uzun vadede etkili olabilmek için algılama değiştirme,
davranış değiştirmeden daha önemlidir.[50]
Davranışın ardındaki farklı inançları/amaçları
anlamak cezayı bir çözüm olarak kullanmaktan kaçınmak için önemlidir.
İnsanların yaptıkları şeyin sebeplerini anladığımızda, onların inançlarıyla
ilgilenme yollarını düşünebilir ve onları, cesaretleri kırılmış
hissettiklerinde cesaretlendirebiliriz.[51]
Yapı
Taşı 5:Problem Çözme Becerilerini Geliştirme
Üçüncü sınıf toplantısıyla
öğrenciler, artık etkili problem çözme
becerilerini öğrenmeye hazırdırlar. Etkili problem çözmelerine yardım edecek
yöntemler olarak öğrencilere, rol yapma ve beyin fırtınası öğretilebilir.
Rol
Oynama Yöntemi; öğrencilerin belli bir durumu, koşulu, düşünceyi oyun
şeklinde anlattığı ya da dramatize ettiği öğrenci merkezli bir etkinliktir. [52]
Grubun üyeleri yalnızca dinlemek ya da tartışmak yerine olayın nasıl oluştuğunu
izlerler ve konunun ayrıntısına inerler. Rol oynama yöntemi özel bir değere
sahiptir. Çünkü, bu yöntemde öğrenciler başka bir kimliğe bürünür, başkalarının
nasıl hissettiğini, düşündüğünü ve etkinlikte bulunduğunu anlama imkanına sahip
olurlar.[53]
Beyin Fırtınası; ilk kez Alex Osbourne tarafından reklam
endüstrisinde kullanılan, grupla yaratıcı düşünmeyi uyaran önemli bir
tekniktir. Tekniğin amacı, öğrencilerin fikir üretmelerini sağlamak ve onların
kendilerini ifade etmesini kolaylaştırmaktır.[54]
Çocukların başarılı, mutlu ve topluma
katkıda bulunan bireyler olmak için ihtiyaç duydukları becerilerin bir çoğu
problem çözme yoluyla öğretilebilir. Etkili problem çözme becerileri
öğrencilerin sınıfta ya da herhangi bir yer ve sistemde sorumluluklarını ve
rollerini anlamalarına yardımcı olur. [55]
Yapı Taşı 6: Ceza Yerine
Çözümlere Odaklanma
Cezada psikologların”görünüm
geçerliliği” adını verdikleri bir durum vardır; yani ceza görünüşte işe yarar
gibidir. Sınıf içinde öğretmenin cezalandırma tehdidiyle, öğrencilerin
istenmeyen davranışı bir süre için bile olsa engellenebilir.[56]
Çoğu zaman eğitimciler istenmeyen davranışların engellenmesinde ve
istendik davranışların kazanılması sürecinde cezanın etkisinin
boyutunu tartışmaktadırlar . Ancak psikologlar ve eğitimciler cezanın uzun
sürede istenmeyen sonuçlarının olabileceğine dikkat çekmektedirler. Örnegin:
Öğretmen tarafından azarlanan bir çocuk okula karşı fobi
geliştirebilir.İkincisi de model alma gücüdür. Öğretmenin yaptığı bütün
davranışlar sınıf tarafından dikketlice izlenir ve benimsenir. Öğretmenin
sınıfta bir öğrenciyi sert şekilde azarlaması diğer öğrenciler tarafından model
alınarak iletişim ve etkileşimde öğretmenin gösterdiği davranış biçimi
gösterilir.Üçüncü etkisi de bağışıklık kazanmasıdır. Cezanın tekrarı birey
üzerinde düzeltici etkisini kaybettirir.Diğer bir ifadeyle ilk
uygulandığında bireyi rahatsız eden ceza sonradan etmeyebilir.[57]
Cezalandırmanın her türlü şekli hem
saygısızcadır hem de cesaret kırıcıdır. Cezalandırma bir çok yanlış önermeye
dayanır.
- Çocukların daha iyi yapmaları için öncelikle bizim
onların daha kötü hissetmelerini sağlamamız gerekir.
- Çocuklara yaptıkları şeyi ödetmek, yaptıkları şeyi
öğrenmelerinden daha önemlidir.
- Çocuklar kontrol ve taklit yoluyla, eğiticiyi bir
ortamda seçimlerinin sonuçlarını keşfetmek yoluyla öğrenmekten daha iyi
öğrenirler.[58]
Birçok öğretmen cezalandırarak daha
iyi yaptıklarını düşünürler. Cezalandırmanın öğrenciyi uygun şekilde davranmaya
motive edecek en iyi yol olduğuna inanırlar. Ceza sebebiyle yanlış davranış bir
süre için durduğunda doğru olanı yaptıklarını, haklı olduklarını düşünerek
aldanırlar. Ancak öğretmenler, cezanın öğrenciler üzerindeki uzun vadeli
sonuçlarının farkında olurlarsa, doğal olarak, öğrencilerin uygun şekilde
davranmalarını motive edecek daha saygılı metodlar öğrenmek isteyeceklerdir.
Pozitif disiplin sınıfında cezaya yer yoktur.[59]
Öğretmenler, eğitici, saygılı,
öğrenmeye yardımcı bir ortam oluşturmak, cezalandırma ve küçük düşürmeyi
ortadan kaldırmak için ilk adımı atmalıdır. Öğretmenler, genç insanlara cezalandırıcı
olmayan çözümler bulma becerileri kazandırarak rehberlerini takip etmelerine
yardımcı olabilirler. Pozitif disiplin modelinin odak noktası cezalandırma
değil, çözümler üretmektir.[60]
II.V.5.3.Başarılı
Sınıf Toplantıları İçin Altı Kriter
- Sınıf toplantıları her gün yapılmalıdır. Her gün yapılan 10-20 dakikalık sınıf toplantısı haftada bir kez yapılan 40- 50 dakikalık toplantılardan çok daha iyidir.
- Toplantılarda bir çember şekli alınmalıdır.
- Sonuçlar ya da cezalar yerine çözümlere odaklanılmalıdır.
- Çemberin etrafında bir cisim dolaştırılmalıdır (Konuşma sopası gibi özel bir sopa olabilir). Öğrenciler sadece ellerinde bu tür bir cisim olduğunda konuşmaya dönebilirler. Bu, düzeni sağlar ve bütün öğrencilere konuşma fırsatını verir.
- Yardımcı olacağını düşündüğü çözümü seçmek için problemi programa uygun öğrenciye izin vermek yerine veya öğrencilerin oy kullanmalarına izin vermek yerine problemin odağı olan öğrencinin bir çözüm seçmesine izin verilmelidir. Bu, öğrencilerde yetki ve sorumluluk duygularını arttırır.
Temel yapı taşları yerleştiğinde
aşağıdaki sınıf toplantıları formatında düzenli toplantılar yapılabilir.
- İltifatlar ve değerlendirmeler
- Çözümler üzerinde takip (önerilen çözümler bir hafta denenir, çözümün işe yarayıp yaramadığı takip edilir, işe yaramıyorsa öğrenciler meseleyi gelecek problem çözme gündemine tekrar koymak isteyebilirler).
- Gündem maddeleri
- Diğerleri dinlerken duygularını paylaşmak
- Esnek bir şekilde tartışma
- Problem çözmek için yardım
- Gelecek planları (düzenli sınıf toplantıları yapılmaya başlandığında öğrenciler kendilerini öğretmene ve sınıf arkadaşlarına daha yakın hissedeceklerdir. Bir parti ya da gezi düzenlemek, özel bir şeyler planlamak herkesin hoşlanacağı bir aktivite olacaktır).[61]
Öğretmen ve öğrenciler genellikle
yanlışlar yaparak sınıf toplantısı işlemini öğrenirler. Bu en fazla 26 gün
alır. Bu eğitim için zaman tanınmalı, işleme güvenilmelidir.[62]
Genç insanlar yeni bir bakış açısını
ve problemleri ele almanın yeni yollarını öğrendiklerinde bazen bir şeyler daha
iyi olmak yerine daha da kötüleşebilir. Öğrenciler öğretmenin umduğu istekle
tepki vermezlerse, öğretmenin cesareti kırılmamalıdır. Küçük adımlarla dikkat
ve sebatla çalışmaya devam edilmelidir. Başarı öğretmenin kararlılığıyla doğrudan
ilgilidir.Öğretmenler sınıf toplantılarıyla öğrenilen yaşam becerilerinin
önemli olduğuna inandıklarında sınıf toplantıları başarılı olacaktır.[63]
II.V.5.4.
Sınıf Toplantılarının Önemi
Sınıf toplantılarının öğrencileri
nasıl güçlendirdiğini anlamakta yarar vardır. Başka ne zaman öğrencilerin düşünceleri
ve ilginç görüşleri ciddiye alınır? Öğrenciler başka nerde kendine güven,
cesaret ve kendi değerinin farkına varmayı inşa eden yaşam becerilerini öğrenme
fırsatı elde ederler? Başka nerde birbirlerini besleme ve saygılı etkileşimi
öğrenme fırsatını yakalayabilirler? Bütün bu faydalar duygusal gelişim kadar
akademik öğrenimi de güçlendiren bir sınıf ortamını oluşturur. Her şey
besleyici bir ortamda gelişir, iyileşir. Öğrenciler ve öğretmenler
gelişebilirler.[64]
Bireyde zihniyet değişikliklerini
yaratmak sanıldığı kadar kolay değildir. Çünkü insan beyni, zaman içerisinde
yapa yapa alışkanlık haline getirdiklerini, davranışlarının altında yatan
kalıplaşmış zihniyetleri değiştirmek istememektedir. Çünkü zihniyet
değişiklikleri, bireyin yeni düşünceler, varsayımlar, davranışlar, bilgiler,
tutumlar, değer yargıları edinmesini gerektirecektir. Buna bağlı olarak içinde
bulunduğu ortamdaki olay ve olguları, yeni bir bakış açısıyla ele almasını zorunlu
kılacaktır.[65]
Pozitif disiplin sınıf toplantıları bireyde gerçekleştirilmesi zor
olan bu zihniyet değişiklikleri için etkili bir araçtır. Çünkü pozitif disiplin
sınıf toplantısı, öğrencinin daha ilk toplantıdan itibaren düşünce, hizmet ve
fikir üretebilmesine, araştırma ruhunu kazanmasına, öğrenmeyi öğrenmesine,
olayları ve olguları sorgulamasına, yaratıcılığını geliştirmesine dayanan
bir sistemdir.
II.V.6. Ussal Sonuçlar: Dreikurs,
öğrencilerin sınıfta daha uygun davranışlar göstermelerine yardımcı olmak için,
onların kendi davranışlarının mantıksal (ussal) sonuçlarıyla baş başa bırakılmasını
vurgular. Böylece öğrencilerin, davranışlarının kendileri ve yaşadıkları toplum
üzerinde ne gibi etkileri olduğunu kavrayacaklarına inanmaktadır. Etkililiği,
öğretmenin, öğrencinin hatalı davranışı ile bunun sonuçları arasındaki ilişkiye
başarılı bir şekilde açıklık getirmesine, sonucun mantığa uygunluk ölçütüne ve
kullanılma zamanının uygunluğuna bağlıdır. Örneğin, öğrenci sırasını karalarsa,
temizlemelidir.
II.V.7. Cesaretlendirme (Teşvik): Övgü ve pekiştireçlerin bağımlılık yaratması, çocuğun kaygı
düzeyini arttırması ve çocuğu sürekli ölçülmek zorunda bırakmasından dolayı,
arzu edilmemekte, bunun yerine cesaretlendirme önerilmektedir. Örneğin, “seninle
ne kadar gurur duyduğumu herkese söyleyeceğim yerine gurur duyulacak bütün
nedenlere sahipsin” denilebilir.
Dreikurs şöyle der: “Tıpkı bir
bitkinin suya olduğu gibi çocukların da teşviğe ihtiyaçları vardır.” Teşvik
çocukların kendi kişiliklerini ortaya koyma konusunda yeteri kadar iyi
olduklarını ifade eden bir çeşit sevgi biçimidir.
Teşvik onlara yaptıkları hareketlerin
kişiliklerinden ayrı olduğunu gösterir. Teşvik, çocuğun kendi kişiliğinden
dolayı kendisine değer verildiğini bilmesini sağlar. Teşvik sayesinde
çocuklara, hataları öğrenme yolunda elde edilen fırsatlar ve insanı utandıran
değil olgunlaştıran araçlar olarak görmelerini sağlarsınız.
Övgü ve teşvik aslında iki farklı
kavramdır. İyi davranışlarda bulunan çocukları övmek ya da ödüllendirmek
kolaydır. Fakat kötü davranışlar sergileyen ve kendilerini iyi hissetmeyen
çocuklar için ne diyebiliriz? İşte bu an çocukların teşviğe en çok ihtiyaç
duydukları zamandır. Övgü ve ödüllendirme, çocukların yalnızca kendi zeka ve değer
yargılarına güvenmeleri yerine diğer insanların kararlarına da saygı
duymalarını sağlar. Sürekli övmek ve ödüllendirmek de çocukların; “Yaptığım şey
sadece diğer insanlar onayladığı zaman doğru olabilir” gibi bir fikre
kapılmalarına yol açabilir ve hatalardan ders almak yerine hata yapmamaya
çalışırlar.[66]
II.V.8. İzolasyon: Mantıksal bir sonuç
olarak görülmekle birlikte, ölçülü bir biçimde kullanımına da dikkat edilmesi
vurgulanmaktadır. Öğrenci, gerektiğinde belli bir süre izole edilebilir, ancak
öğrenciye gruba katılması için fırsat verilmelidir. Çünkü amaç, öğrencileri
uzaklaştırmak değil, yakınlaştırmaktır.
II.V.9. Sosyal Mühendislik: Öğretmenin,
sosyal uyum becerileri yönünden yetersiz olan öğrencilerin bu becerilerini
açığa çıkarmalarına yardım edebilecek etkinlikleri önceden düzenleyerek
yardımcı olmasıdır. Sosyal mühendislik etkinlikleri, yanlış davranan öğrenciyi
etkin kılar ve ona olumlu deneyimler sağlar.[67]
SONUÇ
Her eğitim basamağında disiplin varlığı
bir gerçektir. Ancak istenmeyen davranış sonucu bir disiplin problemi ile karşı
karşıya kalındığında öğretmen ve okul idarecilerinin sergilediği davranışlar
konusunda oldukça büyük farklılıklar vardır. Doğru yaklaşım, sorunun
çözümlenmesine, yanlış yaklaşım ise telafisi mümkün olmayan yeni disiplin
sorunlarının ortaya çıkmasına neden olur.
Pozitif disiplin için, öğrencilerin ilgi ve
isteklerini baskı altında tutmadan yönlendirmeyi amaçlayan, öğrencilerin mutlu
olacakları etkinlik içinde bulunmalarını sağlayan, onları korkudan, baskıdan,
özellikle not endişesinden uzak bir şekilde yönlendirmeyi ilke edinen, pasif
bir sessizlikten çok, aktif bir düzen anlayışını tercih eden, olumsuz
davranışları cezalandırmaktan çok, olumlu davranışları teşvik etmekten yana
olan, ilgisiz ya da otoriter öğretmen anlayışından çok paylaşımcı, işbirliğine
dayalı kararlara öğrencileri ortak eden, planlamanın her aşamasında
öğrencilerin katılmasını sağlayan bir anlayışı, eğitim sistemi içinde
gerçekleştirme idealinde olan bir disiplin türüdür diyebiliriz. Bir başka ifade
ile pozitif disiplin, eğitim kurumlarında bütün öğretmenlerin temel amacının,
disiplini sağlamak için gösterilen çabadan daha çok, öğrencilerin başarılı
olabilmesi için uygun bir ortam oluşturmak olması gerektiğini savunan bir
modeldir. Pozitif Disiplin anlayışına göre disiplin, bir amaç değil, öğrenme
etkinliklerini başarı ile geliştirmek için kullanılan bir araç olarak
algılanmalıdır.
Pozitif Disiplin’de her öğrenci bir
birey olarak potansiyeli (zekası, yetenekleri), fiziksel görünüşü, psikolojik
ve sosyal özellikleri, tecrübesi, davranışları, sözleri, duygularıyla
“biricik”tir ve işlenmesi gereken bir “cevher”dir. Eğitimden beklenen, birey
dediğimiz “biricik cevher”i olabilecek en iyi şekilde işlemesidir. Eğitim
uygulamalarında ne yazık ki, bireyin
“biricik” ve “cevher” oluşu çoğu zaman göz ardı edilebilmektedir. Bu göz
ardılar birey ve toplum hayatını olumsuz olarak etkileyebilmektedir.
Çalışmamızın sonuç bölümünde özetle, pozitif
disiplini istenmeyen davranışları önlemede güçlü yanları ve sınırlılıkları ile tahlil
edecek olursak;
-Öğrenci özerkliğini arttırması,
-Öğrencilerin davranışlarının
nedenini anlamalarına olanak sağlaması,
-Doğru
davranışı öğrenmelerine yardım etmesi,
-Keyfi
cezalandırma ve sistematik pekiştirme yerine ussal
sonuçlara güvenilmesi,
-Öğretmenlerin
istenmeyen davranışa karşı eyleme geçmeden önce nedenlerine odaklanmalarını belirtmesi, pozitif disiplin modelinin
güçlü yanları olarak değerlendirilebilir.
Zayıf yönleri
ise şöyle özetlenebilir ;
- Öğretmenler,
öğrencilerin günlük hareketlerini belirlemede zorlanırlar.
- Öğrencinin
davranışının altında yatan nedeni belirlemek zordur.
- Kalabalık bir
sınıfta, her öğrenciyi uygun olmayan bir biçimde davranmaya iten amacın
çözümlemesini yapmak kolay değildir.
- Sınıf toplantıları,
iletişim becerilerine sahip olmayan, duygusal olgunluğa erişmemiş çocuklarda
gereksiz stres yaratabilir.
Eğitim sisteminin, “etkili ve nitelikli eğitim” i gerçekleştirebilmesi için bir bütün olarak yeniden ele alınması
gerekmektedir. Herşeyden önce insan ve zaman kaynakları israfının ve kaybının
telafisi, geri dönüşü yoktur; birey ve toplum açısından meydana getirdiği
olumsuz sonuçların da faturası ağırdır ödenemez. Etkisiz ve niteliksiz eğitim
vererek madde kaynaklarından daha değerli olan “insan” ve “zaman” kaynaklarını
israf edecek, kaybedecek lükse de sahip değiliz.
[1]
İLGAR, Lütfü, Eğitim Yönetimi, Okul
Yönetimi, Sınıf Yönetimi, Beta Yayıncılık, İstanbul , 2000, s. 167
[2] KÜÇÜKAHMET,L.;
Sınıf Yönetimde Çağdaş Yaklaşımlar,
Nobel Yayıncılık, Ankara, 2002, s.17
[5]
AYDIN, Ayhan, Sınıf Yönetimi, Anı Yayıncılık, Ankara, 1998, s. 138
[6] İPŞİR, Duran; “Sınıf
Yönetiminde; Öğrencilerle Sağlıklı İletişim Kurabilmenin ve Olumlu Sınıf Ortamı
Yaratmanın Rolleri”, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü Eğitim Programları ve Öğretimi Ana Bilim Dalı, Ankara, 2003, s. 38
[8]
APUHAN, Recep Şükrü, “Etkili Öğretmenin
Temel Davranışlar”ı, Timaş Yayıncılık, İstanbul,
2002, s. 128
[9]
TÜRNÜKLÜ, Abbas , ZORALOĞLU, Yunus, GEMİCİ, Yusuf, “İlköğretim Okullarında Okul Yönetimine Yansıyan Disiplin Sorunları”,
Eğitim Yönetimi, C. 7, S. 27, yaz 2001, s. 436
[10]
TERTEMİZ, Neşe, “Sınıf Yönetimi ve
Disiplin”, Sınıf Yönetimi, Editör Leyla KÜÇÜKAHMET, Nobel
Yayıncılık, Ankara, 2001 s. 58
[11]
İLGAR, s. 172-174
[12]
AYDIN, s. 118
[13]
BAŞAR, s. 142
[14] ERGÜN, Mustafa, www.egitim.aku.edu.tr/kuramsal02.ppt,
(12.12.2005)
[15]
TÜRNÜKLÜ , ZORALOĞLU , GEMİCİ, s. 438
[16]
TÜRNÜKLÜ, Abbas, “Sınıf İçi Davranış
Yönetimi”, Eğitim Yönetimi, Cilt
6, Sayı 21, kış 2000, s.142
[17] ÖZDAYI, Nurhayat, “Öğrenci ve Öğretmenlerin Gözüyle Sınıf
Yönetimi Sorunlarına Genel Bir Bakış”, Gazi
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü XII. Eğitim Bilimleri Kongresi
Bildiriler, Cilt 1, Ankara, 2004,
s.375
[18] ATICI, M., “İstenmeyen
Davranışlarla Başa Çıkmak”, Eğitimbilim, Nisan 2004, s. 17
[19] ANCAK, T. , “Nasıl bir Disiplin?”. Yaşadıkça Eğitim.
, S.52, Mayıs-Haziran 1997, s. 14.
[20] FINDIKÇI, İ., “Aile içinde disiplin” Yaşadıkça Eğitim., S.6, Ocak-Şubat-Mart
1989, s.14.
[22] HUMPHREYS, T., “Disiplin Nedir?Ne Değildir?”, Çev: Berat
Çelik, Epsilon Yay., İst. 1999, s.89
[23] NELSEN, J; LOTT, L; “Ergen Gençler İçin Pozitif Disiplin”,
Türkçesi: Bilge Öztürk, Beyaz Yayınları, İstanbul, 2001 ,
s.310
[24] a.g.e. , s.313
[25] NELSEN,
LOTT, GLENN, “A’dan Z’ye Pozitif Disiplin” , Çev.: Murat Ersin, Hayat Yay. İst. 2006, s. 45-46
[26] a.g.e. s.47
[27] NELSEN, LOTT, GLENN, “Sınıfta
Pozitif Disiplin”, Çev: Miyase
Koyuncu, Hayat Yay., İst. 2003, s. 11
[28] a.g.e ., s. 16
[29] SADIK, Fatma, “Öğrencilerin İstenmeyen Davranışları ve Bu
Davranışlarla Baş Edilme Stratejilerinin Öğretmen, Öğrenci ve Veli Görüşlerine
Göre İncelenmesi ve Güvengen Disiplin Modeli Temele Alınarak Uygulanan Eğitim
Programının Öğretmenlerin Baş Etme Stratejilerine Etkisi”, Doktora Tezi,
Adana/2006, s.62
[30] a.g.e , s. 64
[31] a.g.e., s. 66
[32] SABAN, A., “Öğrenme Öğretme Süreci Yeni Teori Ve
Yaklaşımlar” Nobel Yay., Ankara,
2004, s.72
[33] SADIK, F., s. 72
[34] a.g.e., s.74-75
[37] NELSEN, LOTT, GLENN, “Sınıfta
Pozitif Disiplin, s. 12
[38] a.g.e., s. 21
[39] SABAN, A., s. 79
[40] İNANÇ, B., BİLGİN,
M., ATICI, M., “Gelişim Psikolojisi”, Pegem A Yay., Ankara 2007, s. 223
[41] a.g.e., s. 226
[42] SABAN, A., s. 80
[43]NELSEN, LOTT, GLENN, “Sınıfta
Pozitif Disiplin”, s.29
[44] a.g.e., s.43
[45] a.g.e., s.47-48
[46] a.g.e., 57
[47] a.g.e., 58-59
[48] a.g.e., s.65
[49] a.g.e., s.67
[50] a.g.e., s.83
[51] a.g.e., s.92
[52] TOK, N., “Etkili Öğretim İçin Yöntem Ve Teknikler”, Öğretim İlke
Ve Yöntemleri, Editör: Doğanay, A., Pegem A Yay.,Ankara, 2007, s.172
[54] TOK, N., s.185
[55] NELSEN, LOTT, GLENN, “Sınıfta
Pozitif Disiplin”, s.97
[56] GORDON, T.; “Çocukta Dış Disiplin mi? İç Disiplin mi?,
Çev:Emel Aksay, Sistem Yay., İstanbul 1999, s.62
[57] KAYA, Z.; “Sınıf Yönetimi”,
Pegem A Yay., İstanbul, 2002.,s.186
[58] NELSEN, LOTT, GLENN, “Sınıfta
Pozitif Disiplin”, s.111
[59] a.g.e., s.112
[60] a.g.e., s.113
[61] a.g.e., s. 124
[62] a.g.e., s.50
[63] a.g.e., s. 129
[64] a.g.e., s. 110
[65] ERDEM, A. R.; “Etkili Ve Verimli - Nitelikli – Eğitim”, Anı Yayıncılık, Ankara, 2005, s. 267
[66] NELSEN, LOTT, GLENN, “A’dan
Z’ye Pozitif Disiplin” , s.60
[67] SADIK, F. , s. 68
o kadar güzel yazılmış ve anlatılmış ki bir eğitimci olarak çok beğendim ve sınıfımda ppozitif disiplini bilinçli bir şekilde uygulayan biri olmaya çalışacağım çok teşekkürller
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı Teşekkürler. ...
YanıtlaSilZeynep Hanım merhabalar. Yüksek lisans tezim için kaynakca gostermek istiyorum var mı akademik anlamda bir yerde bu konu ile ilgili yayınınız, bildiriniz, sunumunuz?
YanıtlaSilOkumakta olduğunuz çalışma, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ortaöğretim ve Sosyal Alanlar Eğitimi Ana Bilim Dalı Felsefe Grubu Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans (2008) Alan Eğitiminde Araştırma Proje konum idi.
SilTez konumun kaynakça kısmnda belirtmek istersem yayınlanmamış Araştırma Proje Konusu olarak mı yazmalıyım? yayınlandı mı bir yerde? Size atıf vermek istiyorum
SilYayınlanmadı henüz Burcu Hanım.
YanıtlaSil