11 Temmuz 2012 Çarşamba

SINIFTA İSTENMEYEN DAVRANIŞLARIN ÖNLENMESİNDE POZİTİF DİSİPLİN


         Disiplin sorunları yeni bir olgu değildir; tersine yetişkinler, anne babalar, öğretmenler ve din adamları arasında disiplin sorunları uzun süredir olağan sayılmaktadır. Çocukların zor davranışlarının arttığı düşünülürse, disiplin sorunlarının günümüzde evlerde, okullarda ve toplumlarda daha da yaygın olduğunu söylemek yerinde olur.
         Öğretmenlik mesleğinin en zor taraflarından birisi de hiç şüphesiz sınıf yönetimidir. Öğretmen merkezli eski eğitimde sınıfta disiplini ve sessizliği sağlama “sınıf yönetimi” olarak algılanıyordu. Eğer bir sınıfta öğretmen anlatıyor, öğrenciler de sessizce dinliyorsa; öğretmen sınıf yönetiminde başarılı sayılırdı. Sınıf yönetimi ile ilgili yazılan pek çok kitapta iyi bir sınıf yönetiminin, öğrenme-öğretme sürecinden, istenilen verimi elde etmek için, sınıfta düzeni kurmak ve akademik olmayan etkinlikleri en aza indirmek gerektiği fikri yer almaktadır.
         Bu geleneksel anlayışın asırlardır göz ardı ettiği husus dünyada hiçbir akademik bilginin; oto-kontrolden, sosyal ilgilerden, iyi seçim yapabilme yeteneğinden ve yaşamda etkin rol oynamayı sağlayan sorumluluk duygusundan yoksun kimselere yardım edemediğidir.
         Öğrenci merkezli yeni anlayışta sınıf yönetimi dendiğinde “pozitif disiplin” anlaşılmaktadır. Pozitif disiplinin amacı, yardımlaşmaya ve iş birliğine kapalı, saldırgan, iç denetimden yoksun, özgüven duygusu gelişmemiş, başarısızlığın suçunu başkalarına yükleyen, sorumluluktan kaçan, kurallara uymayan, ev ödevlerini yapmayan, yalan söyleyen, sınıfta ders dinlemeyen, okulu sevmeyen, hatalı anne baba tutumlarından dolayı çeşitli uyum ve davranış bozuklukları gösteren çocuklara rehberlik yapmaktır.Sınıf yönetimi sağduyu, bilgi ve sabır isteyen bir iştir. Pek çok anne baba ve öğretmen sınıfta istenmeyen davranış problemini,  yalnız engelleyici, kontrol edilemeyen taşkın ve zarar veren davranışlardan ibaret sanmaktadır. Oysa aşırı çekingen, utangaç, yardımlaşmaya ve iş birliğine kapalı davranışlar da birer istenmeyen davranış örnekleridir.
         Çalışmanın birinci bölümünde, öncelikle “istenmeyen davranış”ın ne olduğu, etkenleri ve sınıfta istenmeyen davranışları önlemede kullanılabilecek strateji ve teknikler ele alındı.
         İkinci bölümde “Pozitif Disiplin” kavramının tanımı,unsurları ve felsefesi hakkında bilgi verildi, sınıfta istenmeyen davranışın önlenmesinde “Pozitif Disiplin” in yeri ve önemi üzerinde duruldu. Sınıfta disiplin konusuna ve pozitif disiplin modelinin önemli ismi Rudolf Dreikurs’un istenmeyen davranışlar ardındaki esas nedenler ile ilgili görüşlerine yer verildikten sonra, pozitif disiplin modelinin sınıfta istenmeyen davranışlara karşı önerdiği uygulama stratejilerine yer verildi. Son olarak sınıfta pozitif disiplini kurmada önemli bir yere sahip olan “Sınıf Toplantıları” hakkında detaylı bilgi verilerek, istenmeyen davranışları önlemede ve ortadan kaldırmada önemi üzerinde duruldu.
         Çalışmaya,  yukarıda izah edilen iki bölümün kritiği ve değerlendirmesi niteliği taşıyan sonuç kısmıyla son verildi.
BİRİNCİ BÖLÜM
I. İSTENMEYEN DAVRANIŞ
         I.I. İstenmeyen Davranış Tanımı:
         Okulda ve sınıfta, eğitsel çabalara engel olan davranışların tümü istenmeyen davranış olarak nitelendirilir. Dersin akışını bozan, hedef davranışlara ulaşmayı zorlaştıran veya engelleyen her davranış, istenmeyen davranıştır.[1] Bir başka tanıma göre, sınıfta istenmeyen davranış; öğrencilerin, öğretmenlerin ortak haklarını istismar eden, ihmal eden, eğitimsel amaç, plan ve etkinlikleri olumsuz etkileyen, engelleyen davranışlardır.[2]
         İstenmeyen davranış sınıfa, derse, zamana ve duruma göre değişebilmektedir. O halde herkesin üzerinde anlaştıgı istenmeyen davranışı listelemek ve tanımlamak oldukça zordur. Ancak öğrencilerin sınıf içerisindeki davranışlarını istenmeyen davranış olarak adlandırabilmek için dört temel ölçütümüz vardır :
1. Davranışın öğrencinin kendisinin ya da sınıftaki arkadaşların öğrenmesini engellemesi,
2. Davranışın öğrencinin kendisinin ya da arkadaşlarının güvenliğini tehlikeye sokması,
3. Davranışın okulun araç ve gereçlerine ya da arkadaşlarının eşyalarına zarar vermesi,
4. Davranışın öğrencinin diğer öğrencilerle sosyalleşmesini engellemesi.[3]
          İstenmeyen öğrenci davranışları, bir anlamda önemli bir disiplin sorunudur ve eğitim öğretim etkinliğinin yürütülmesinde büyük bir problem oluşturur. Sınıfta istenmeyen öğrenci davranışları sadece eğitim öğretimi engellemez, bununla birlikte bazı fiziksel ve psikolojik huzursuzlukları da beraberinde getirir. İstenmeyen davranışlardan bazıları, en büyük etkisini davranışı yapan üzerinde gösterir ama bir kısmı bunun ötesinde öğretmeni, sınıfın tümünü ve dersi olumsuz etkiler.[4]
         Derse devam etmeme ya da derslere geç gelme, derse hazırlıksız gelme, sınıfta uygun olmayan yer ve zamanda konuşma, arkadaşlarına, kendisine veya eşyalara zarar verme, derste uzun süre hayal kurma ya da ders dışı bir etkinlikle uğraşma gibi davranışlar, sınıfta sıkça gözlenen istenmeyen öğrenci davranışları olarak özetlenebilir. Ayrıca bu davranışların dışında temizlik ve görgü kurallarına uymama, sınavda kopya çekme, alkol, sigara ve uyuşturucu kullanma, öğretmenine ve arkadaşlarına kaba davranma, küfürlü konuşma, arkadaşlarını rahatsız etme, söz almadan konuşma gibi davranışlar da derslerde karşılaşılabilen istenmedik davranışlardandır. İstenmeyen davranışların ortaya çıkması, hem kaçınılmaz nitelikte doğal bir olaydır hem de uygun eğitim yaşantılarını kazandırmak için iyi bir fırsattır.[5]
  I.II. İstenmeyen Davranışların Sınıflandırılması: [6]
I.II.1.Sorun Olmayan Davranışlar: Kısa dikkatsizlikler, bazı öğrencilerin konuşması, ödev üzerinde çalışırken kısa ara vermeleri gibi ortak davranış örneklerinden oluşur.
I.II.2.Küçük Sorunlar: Sınıf işlemleri ve kurallarına karşı olan davranışları içerir. Örneğin, öğrencinin oturduğu yerden izin almadan kalkması gibi küçük, fakat rahatsızlık verici davranışlardır.
I.II.3.Önemli Sorunlar: Bu davranışlar eğitim etkinliğini bozan ve öğrenmeyi engelleyen davranışlardır. Bu gruptaki davranışlar çok ciddidir; ancak okul kuralları veya sınıf baskısı ile izole edilirler. Örneğin diğer öğrencilere şiddet uygulama veya kavga eylemi gibi.
I.III. İstenmeyen Davranışların Etkenleri: [7]
         Herhangi bir okulda veya derslikte bir disiplin problemi çıkmışsa, bunun mutlaka bir nedeni vardır. Sınıf ortamında meydana gelen istenmeyen davranışların kaynakları öğretmenin, öğrencinin, sınıfın fiziksel yapısının, sınıfın içinde bulunduğu okulun, çevrenin (uzak ve yakın) sahip olduğu özelliklere göre değişiklik  göstermektedir. Sınıftaki istenmeyen öğrenci davranışlarının önüne geçilebilmesi bu davranışların ortaya çıkmasında etkili olan nedenlerin bilinmesine bağlıdır.
I.III.1.Sınıf Dışı Etkenler: Sınıf içindeki istenmeyen davranışların büyük bölümü sınıfın dışında yaşanan olaylardan kaynaklanmaktadır. Öğrencinin içinde yaşadığı çevre, aile ortamı ve okul, davranışlarının temel kaynağını oluşturur. Bu çevrede yaşayan insanların eğitim düzeyleri, öğrencilerin davranışları üzerinde önemli ölçüde etkilidir, dolayısıyla öğrencilerin davranışlarına yansıyarak sınıf içine taşınır. Eğer öğretmen, yalnızca sınıf içi davranış değişkenleri ile uğraşıp, sınıf dışı etkenleri göz ardı ederse başarıya ulaşması hem zor olur hem de kalıcı olamaz. Sınıf dışı etkenler; okul, çevre ve aile olmak üzere üç başlık altında incelenebilir.
I.III.1.1.Okul: Okulun fiziksel özellikleri, durumu, öğrenci sayısı, kuralları, yönetim yapısı gibi bir çok değişken sınıf içine yansıyarak, öğrencilerin tutum ve davranışlarını etkiler. Eğitim- öğretim için gerekli olan materyal, araç, gereç ve kaynakların yokluğu ya da yetersizliği öğrenciyi istenmeyen davranışa sevk eden diğer bir nedendir. Gottfredson ve diğerlerine göre okulun olumsuz davranışa yönelten bir yanı da kurallar ve olumsuz davranışlar konusunda yöneticilerin, öğretmenlerin farklı görüş ve uygulayışta olmalarıdır.
I.III.1.2.Çevre: Öğrencileri problem davranışlara sevk eden en önemli faktörlerden birisi okulun sosyal çevresidir. Okulun bulunduğu fiziksel, kültürel ve sosyal çevre öğrenci davranışları üzerinde büyük ölçüde belirleyici etkilere sahiptir. Öğretmenin, çevrede karşılaşılan bazı olumsuz davranışların sınıf ortamına girmesini önleyebilmesi için çevreyi tanıması, ekonomik, sosyal, kültürel geçmişini ve kaynaklarını çok iyi bilmesi gerekir. Öğrencilerin içerisinde yaşadıkları çevre, davranışlar üzerinde büyük etkiye sahiptir. Bazen çevreyi değiştirmeden davranışları değiştiremezsiniz.[8]
I.III.1.3.Aile: Aile, öğrenci davranışının şekillenmeye başladığı, örnek alındığı, bazı temel davranışların kazanıldığı yerdir. Öğrenciler zamanlarının önemli kısmını ve ilk sosyalleşmelerini aile içinde tamamladıkları için, istenmeyen davranışların kaynaklarının ilk çekirdekleri de aile içinde atılmaktadır.[9]  Ailedeki birey sayısı, ailenin gelir ve eğitim durumu öğrenci davranışlarını etkileyen faktörlerden bazılarıdır. Sınıf ortamında gözlenen istenmeyen öğrenci davranışlarının aileden kaynaklanan diğer bir nedeni ise anne-baba tutumlarıdır. Aileyle ilgili olarak öğretmenin aileyi tanıması ve aile ile ilişki kurması ortaya çıkabilecek bazı olumsuz davranışların önlenmesinde etkili olabilir.
I.III.2.Sınıf İçi Etkenler: İstenmeyen davranışların ortaya çıkmasında sınıf dışı etkenler kadar sınıf içi etkenler de önemlidir. Öğrenciyi istenmeyen davranışlara yönelten sınıf içi etkenler; öğretmen, öğrenci ve fiziksel ortam olmak üzere gruplandırılabilir.
I.III.2.1.Öğretmenden Kaynaklanan Nedenler: Öğretmen nitelikleri sınıf yönetiminin kalitesi ve başarısı üzerinde önemli ölçüde etkilidir. Etkili bir sınıf yönetiminde öğretmenin her şeyden önce yapması gereken ilk işi, öğrencileri tanımak olmalıdır. Öğretmen hangi davranışın nerede ve nasıl yapılması gerektiğini, buna karşılık hangi davranışın nerede ve nasıl yapılmaması gerektiğini öğrencilere anlatmalıdır. İstenmeyen davranışların oluşmasında öğretmenlerin yetersizlikleri büyük rol oynamaktadır. Derste öğretmenin sürekli aktif, öğrencinin pasif olması, öğrencilerin dikkatini dağıtır.  Öğretmenin öğrenci ile alay etmesi, öğrencilere kaba davranması, öğrenciler arasında ayırım yapması, öğrencilerle gerekli iletişimi kuramaması, öğretmenin toplumsal beceri eksikliğinden kaynaklanan istenmeyen davranışların ortaya çıkmasını sağlar. Ayrıca öğretmenin kişisel özellikleri, özgüven, tükenmişlik, başarısızlık korkusu vb. durumlar, çocuklardan hoşlanmama ve özel sorunları (evlilik vb.) sınıf içi disiplin sorunlarının kaynağını oluşturabilir.[10]
I.III.2.2.Öğrenciden Kaynaklanan Nedenler: Duygusal problemler yaşayan bazı öğrenciler, okul hayatının gerektirdiği sorumlulukları yerine getiremeyince, sınıfa ve okula uyum sağlamakta zorlanırlar. Bazı öğrenciler öğrenim yaşantılarında karşılaştıkları başarısızlıklar nedeniyle sınıfta dersi takip etmeyerek sürekli sınıfın havasını bozmaya çalışırlar. Öğrencinin, öğretmeni ve arkadaşlarıyla etkileşim düzeyinin düşük olması, sosyal becerilerde yetersiz olması, arkadaşının olmaması, okulu sevmemesi, sosyal doyumsuzluk içinde olması gibi pek çok neden öğrenciyi sınıf ortamında görmek istemediğimiz davranışlara itmektedir.
I.III.2.3Fiziksel Ortamdan Kaynaklanan Nedenler: Sınıfın fiziksel koşulları, gürültülü ve kalabalık oluşu, ısı ve ışık durumu öğrenci performansı üzerinde önemli ölçüde etkilidir. Fiziksel açıdan kötü yapılandırılmış bir ortamda, öğrencilere eğitimin amacı olan istendik davranışları kazandırmak yani davranış değişikliği sağlamak kolay değildir. Sınıf düzeni gibi, öğrencilerin oturma düzeni de sınıf yönetimi ve eğitsel çabalar üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.
 I.IV. İstenmeyen Davranışı Önlemede Kullanılabilecek Stratejiler-Etkinlikler:[11]
I.IV.1-Öğrencileri Sürekli Olarak İzlemek: Öğretmen ders esnasında gözleri ile sınıfın tümünü gözlemeli, öğrencilerin tümünü görebileceği yerlerde durmalıdır.
I.IV.2-Öğrencileri Motive Etmek ve Motivasyonu Dersin Sonuna Kadar Sürdürmek: Öğrencileri motive etmek için onlara aktif olma fırsatı verilmeli, öğretmen merkezli öğretim yöntemleri terk edilmeli, mümkün olduğunca fazla öğrenciye söz hakkı verilmelidir.
I.IV.3-Öğrencilerin İlgilerini Anlamak ve Derse İlgiyi Arttırmak: Öğretmen iyi bir gözlemle öğrencilerinin ilgi düzeylerini keşfetmeye çalışmalı, ilginin dağılması ve sıkılma belirtilerinin görülmesi durumunda güncel bir konuyu tartışmak, mantık ve zeka oyunlarını kullanmak, birkaç dakika serbest faaliyet yapmalarına izin vermek vb. gibi bazı şeyleri kullanarak ilgilerini yeniden kazanmaya çalışmalıdır.
I.IV.4-Sınıf Kurallarını Tespit Etmek: Öğretmen, öğrencileriyle tanıştığı ilk derste öğrencilerinden beklediği davranışlarla ilgili açıklamalar yapmalı, kurallar koymalı ve bu kuralların neden gerekli olduğu konusunda tatmin ve ikna edici açıklamalar yapmalıdır.
I.IV.5-Sorunu Anlamak: İstenmeyen öğrenci davranışları karşısında, öğretmenin yapması gereken ilk iş, sorunu anlamak olmalıdır. Sorunun doğru bir biçimde anlaşılması, doğru bir yaklaşımla çözülmesi için ön koşuldur. Davranışı anlamak, mevcut sorunların nedenlerini tanımlamanın ötesinde, gelecekte ortaya çıkabilecek istenmeyen davranışların önceden kestirilmesi açısından da gereklidir.[12]
I.IV.6-Görmezden Gelmek: İstenmeyen davranış o an için hemen olup bitiyorsa, süreklilik göstermiyorsa görmezden gelinebilir. Ancak öğretmen, görmezden geldiği davranışı pekiştirmekten kaçınmalıdır. Çünkü, istenmeyen bir davranışta bulunan öğrenci, bu davranışının öğretmen tarafından görmezden gelinmesiyle bunun kabul edilebilir bir davranış olduğunu düşünerek aynı davranışı tekrarlayabilir. Öğretmen tekrarlanan bu davranışı da görmezden gelirse, istenmeyen davranışların pekişmesine neden olur. Bu yöntemin dikkatli kullanılması gerekir. Aksi takdirde öğrenci yaptığı yanlış davranışın öğretmen tarafından tasdik edildiği yanılgısına düşebilir. Görmezden gelme yöntemi, dikkatli kullanılmadığında ciddi sorunlara yol açar. Önemli davranış problemlerini görmezden gelme ile ortadan kaldırmak mümkün olmadığı gibi, sorunun ağırlaşmasına da neden olur.
I.IV.7-Uyarmak: İstenmeyen davranışı yapan öğrenciye, davranışının kabul edilemez olduğu çeşitli uyarılarla hissettirilebilir.  Öğretmen vücut dilini kullanarak, dokunarak, sözle doğrudan veya dolaylı olarak soru sorarak, söz hakkı vererek veya sözü doğrudan doğruya istenmeyen davranışa getirerek öğrenciyi uyarabilir.
I.IV.8-Derste Değişiklik Yapmak: Sınıfta öğretmenin sürekli aynı yöntemleri kullanması, kendinin aktif, öğrencilerin ise pasif olması, dersin sıkıcı bir hal almasına ve öğrencilerin dikkatlerinin dağılmasına neden olur. Dikkati dağılan öğrencilerin istenmeyen davranışlara yönelmesi kaçınılmazdır. Bu yüzden ortaya çıkabilecek istenmeyen davranışlar, dersin işlenişinde, öğretim yöntemlerinde, araç ve gereçlerde değişiklikler yapılarak ortadan kaldırılabilir.
I.IV.9-Sorumluluk Vermek: Yapacak bir işi olmadığını düşünen veya işi kendisine ilginç gelmeyen öğrencinin istenmeyen davranışlara yönelmesi doğaldır. Bu durumda ona kendisini meşgul edecek bir iş vermek ya da işini kendisine daha ilginç gelecek başka bir işle değiştirmek, istenmeyen davranışların önlenmesi konusunda yararlı bir yöntemdir. Öğrencilerini tanıyan, onlar hakkında bilgi sahibi olan bir öğretmen öğrencilerine sorumluluklar verir. Sınıf başkanlığı yapmak, araç gereç getirip götürmek, ödevleri kontrol etmek gibi sorumluluklar alan öğrenci kendi davranışını kontrol ederek istenmeyen davranışlara yönelmez. Uygun ve anlamlı etkinliklerle sorumluluk verilen öğrenciler, istenmeyen davranışlara yönelecek zamanı bulamazlar.
I.IV.10-Öğrenciyle Konuşmak: Yapılan bütün uyarılara rağmen öğrencinin davranışlarında bir değişiklik görülmüyorsa, sorunun öğrenci ile konuşulmasında yarar vardır. İstenmeyen bir davranış görüldüğünde hemen sıcağı sıcağına öğrenciyle ders içinde veya ders dışında, davranışının nedenleri ve sonuçları hakkında konuşulabilir.
I.IV.11-Okul Yönetimi, Aile ve Rehber Uzman İle İlişki Kurmak: Bazı sorun davranışların boyutları, öğretmenin üstesinden gelemeyeceği kadar büyük olabilir. Böylesi durumlarda öğretmenin okul yönetimi ve rehberlik servisi ile işbirliği yapması gerekir. Öğretmen sınıf içinde sıkıntı yaratan, eğitim-öğretimi engelleyen davranışlarla baş edemediği durumlarda okul yönetimi, aile veya bir uzmandan sorunun çözümü için yardım isteyebilir.
I.IV.12-Ceza Vermek: Diğer yöntemleri kullanmasına rağmen öğretmen hala öğrencilerin istenmeyen davranışlarıyla baş edemiyorsa, göstermesi gereken en son tepki ceza vermek olacaktır. Ceza, davranışla orantılı olarak, o davranışın yinelenmesini engelleyecek şekilde uygulanmalı, bunun için de öğrenci neyi, nasıl yaptığı için ceza aldığını bilmelidir. Neden ceza aldığını bilmeyen öğrencinin eğitimin amaçları doğrultusunda istenen davranışları göstermesi mümkün değildir. [13]
         Etkili bir sınıf yönetiminde cezanın yeri olmamalıdır. Çünkü ceza davranışı zayıflatır ya da belli bir süre için durdurur. Baskının ortadan kalkmasıyla istenmeyen davranış aynen tekrar eder. Ceza, davranış değişikliğine neden olmaz. Diğer bir deyişle istenmedik bir davranışı istendik yönde değiştirmez.İstenmeyen öğrenci davranışlarıyla baş edebilmek için öğretmenlerin sık sık başvurduğu bir yöntem olan ceza, öğrenciler üzerinde bazı olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Aldığı cezanın etkisiyle öğrenci ya saldırgan davranışlar sergilemekte ya da içine kapanık bir öğrenci olmayı tercih etmektedir. Ceza vererek bir dizi sorunların ortadan kaldırıldığı düşünülürken, cezanın beraberinde birçok sorun getirdiğinin farkına bile varılamamaktadır. [14]
         Sonuç olarak sınıf, eğitim-öğretimin yapıldığı ortamdır. Sınıfta, sınıf içi ya da sınıf dışı etkenlerden kaynaklanan bir çok neden öğrenciyi istenmeyen davranışa sevk etmektedir.Her şeyin dört dörtlük gittiği, hiç bir istenmeyen davranışın olmadığı bir sınıf hayal etmek gerçeği görememektir.Trafik kazalarını en iyi sistemlerde bile bütünüyle ortadan kaldırma olasılığının bulunmaması gibi, okullarda da disiplin sorunlarını bütünüyle ortadan kaldırmak olası değildir.[15]
         Eğitim öğretim etkinliklerinden beklenilen verimin elde edilebilmesi, iyi bir sınıf düzenini gerektirir. Öğretmenlerin olumsuz öğrenci davranışları ile başa çıkabilmesi için iyi bir sınıf yönetimi becerisine sahip olmaları gerekir. İstenmeyen davranışların ortaya çıkmadan önlenmesi, öğrencilerin sınıf etkinliklerine katılımını artırır; öğretmenin enerjisinin ve zamanının önemli miktarını harcadığı problemli davranışların ortaya çıkma olasılığını da düşürür.[16]
         İstenmeyen davranışların en aza indirilmesi için öğretmen, yönetici ve ailenin ortak çaba içinde olmaları, olaylara anlayışla yaklaşmaları, öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçlarına cevap veren programlarla onların motive edilmesi gerekmektedir.[17]
         Sınıfta verimli bir öğrenme ortamının oluşturulması için gerekli olan etkili sınıf yönetiminde asıl görev, öğretmene düşmekle birlikte demokratik bir sınıf ortamında öğrencilere de kendi davranışlarının sorumluluğunu vermek ve sorunların çözümünde onların da görüşlerine başvurmak, öğrencilerin olumlu olarak yaptıklarını görüp bunları dile getirmek ve pekiştirmek, olumsuz davranışlarını ise onların onurunu kırmadan düzeltmeleri yoluna gitmek, izlenebilecek en uygun yaklaşımdır.[18]
ÖĞRETMEN DAVRANIŞLARI VE NEDEN OLDUĞU OLASI İSTENMEYEN ÖĞRENCİ DAVRANIŞLARI
Tablo 1. Aşağıda öğretmenlerin yaptıkları veya yapmadıkları davranışların  neden olduğu, olası istenmeyen öğrenci davranışları verilmiştir.
ÖĞRETMEN DAVRANIŞLARI
İSTENMEYEN ÖĞRENCİ DAVRANIŞLARI
1- Notla tehdit etme
1- Korku,not için çalışma,otoriteye itaat
2- Ceza olarak ödev verme
2- Dersten soğuma,isyan
3- Sadece anlatım yöntemini kullanma derse güdülememe,cesaretlendirmeme,espiritüel olmama
3- Hayal kurma, başka şeylerle ilgilen-me,derse katılmama, dağınık ilgi
4- Ödevleri kontrol etmeme
4- Ödevleri yapmama, eksik yapma veya özenle yapmama
5- Sınıfa sırtını dönme
5- Başka şeylere yönelme
6- İstenmeyen davranışları düzeltmeme
6- İstenmeyen davranışları sürdürme
7- Sadece başarılı olanlara söz hakkı verme
7- Diğer öğrencilerin söz istememe davranış-larını pekiştirme
8- Yanlış davranışı veya yanıtı aşırı eleştirme, olumsuz sözlerle etiketleme
8- Söz hakkı istememe, okula gelmeme
9- Öğretmediği konularda sınav yapma
9- Kopya çekmeye yönelme
10- Dersi iyi planlayamama, öğrencileri boş bırakma
10- Ders dışı olumsuz etkinliklere yönelme
11- Zorlama ile disiplin sağlama
11- Okul eşyalarına zarar verme,pasif veya saldırgan olma
12- Sınıfta herkesin görebileceği yerde durmama
12- Görülmeyen öğrencilerin ders dışı etkinliklere yönelmesi
13- Öğrencilerin psikolojik,sosyal,akademik yeterlik ve gelişim dönemleri gibi özelliklerini tanımama
13- Saldırgan veya pasif olma
14- Öğrencilerin ekonomik durumuna bakmadan araç gereç isteme
14- İçine kapanma, hırsızlık,okula gelmeme
15- İstenen davranış hakkında bilgilen-dirmeme
15- İstenen ve istenmeyen davranışı ayırt edememe
16- Öğretmenin kendi davranışları ve diğer öğretmenlerin davranışları arasındaki tutarsızlık
16- İstenen ve istenmeyen davranışı ayırt edememe
17- Öğrencinin davranışı yerine kişiliğini eleştirme
17- Çekingen olma,içine kapanma, iletişim-sizliği pekiştirme
18- İstenen davranış için uygun ortam oluşturmama
18- İstenmeyen davranışı sürdürme
19- İstenen davranış için uygun pekiştireci zamanında vermeme
19- İstenen davranışı gösterememe
20- Haklı ile haksız öğrenciyi ayırt edememe
20- Öğretmene ve derse karşı olumsuz tutum ve davranış
21- Cinsel,sosyal,ekonomik ve başarı durumu vb. özelliklere göre ayrım yapma,sürekli aynı öğrencilere sosyal alanlarda görev verme
21- Öğretmene ve derse karşı nefret duygusu,kıskançlık,yağcılık,protesto geliştirme
22- Başarı zevkini tattıramama
22- Dersle ilgilenmeme,söz istememe
23- Derse girip dersi işleyip dersten çıkma; kitap öğretmeni olma,dersi soğuk atmosferde işleme

23- Derse ve öğretmene karşı olumsuz tutum,isteksizlik
24- İstenmeyen davranışlar üzerinde istenenlerden daha fazla durma, an konuyu kesip ayrıntılarla fazla ilgilenme
24- Karşı koyma,meydan okuma,duyguları saklama,başkalarını suçlama,dikkati dağıtma
25- Bazı öğrencilere ismi ile hitap ederken diğerlerine hitap etmeme
25- Kıskançlık, öğretmenden ve dersten soğuma
26- Ödül ve cezayı adil kullanmama
26- Kıskançlık,derse ve öğretmen karşı olumsuz tutum
27- Körü körüne itaate alıştırmak için disiplin cezası verme, başarısız olarak değerlendirme
27- Güven duygusunu zedeleme, haklarını savunamama, haksızlığa itiraz etmeme
28- Ana dilini iyi kullanmama ( örn. Argolu konuşma )
28- Argolu konuşma
29- Başarılı ile başarısız öğrencileri akademik açıdan ayırt edememe ( örn. Her ikisine de aynı notu verme )
29- Derse ilgisiz, öğretmene sevgisiz olma, protesto geliştirme
30- Fiziksel ceza verme
30- Arkadaşlarıyla sorunlarını kavga ederek çözmeye çalışma, yalancılık, aşırı kaygı,karşı gelme

İKİNCİ BÖLÜM
SINIFTA İSTENMEYEN DAVRANIŞLARIN ÖNLENMESİNDE
“POZİTİF DİSİPLİN”İN ÖNEMİ
         II.I. Pozitif Disiplin Nedir?
         Disiplin, ilişki içindeki tüm kişileri eşit olarak bağlayan, herkes için açık ve net olan kurallar olarak tanımlanmaktadır[19]. Diğer bir deyişle disiplin, istenen ve düzenli olan davranışların kazandırılmasını amaçlayan bir yetiştirme anlayışıdır. Disiplinde amaç, kişinin öz denetimini sağlayabilmek yani kendi kendini denetleyebilme yeteneğini geliştirmektir. Aynı zamanda da disiplinden anlaşılması gereken, çocuğun toplum tarafından kabul gören bir ahlak anlayışı ve sağlıklı tutumlar geliştirmesine yardımcı olmaktır.[20]
         Pozitif disiplin, insanların saygıdeğer, şerefli ve eşit kişiler olduğuna inanan Alfred Adler ve Rudolf Dreikurs felsefesi üzerine kuruludur. Bütün pozitif disiplin metodları izin verici ve cezalandırıcı değildirler. Bunlar aynı zamanda nazik ve serttirler. Nazik, çünkü çocuklar ve yetişkinler saygılıdır. Sert, çünkü yapılması gerekli şeylere saygı gösterirler. Amacı evde ve sınıfta barış yaratarak, dünyada barışı sağlamaktır.Bütün pozitif  disiplin metodları aşağıdaki üç disiplin metodu ile birleşir:
  1. Saygı değer mi?
  2. Uzun sürede etkili mi?
  3. Çocuklara iyi bir karakter için, değerli yeteneklerini geliştirmede yardımcı bir rol oynar mı?[21]
         Pozitif disiplin, Nelson, Lott ve Glenn’in verdiği tanıma göre, çocukların kendi hareketlerini kontrol edebilmelerini ve problemlerini çözmelerine yardımcı olan bir yönetim tekniğidir. Çocuklar pozitif disiplin anlayışını önce içinde büyüdükleri aile ortamı içerisinde alırlar, aile ortamında belirli bir disiplin anlayışından etkienirler. Anne ve babalar çocuklarını koşulsuz severlerse; akılcı, fiziksel, duygusal, toplumsal, entellektüel ve eğitsel davranışları ile yaratıcı gereksinimlerini karşılarlarsa; çocuklar onları dinler. Onlarla kesintisiz biçimde vakit geçirirlerse, onlara karşı sabırlı olurlarsa, dünyayı benzersiz yollarla algılamalarına ve keşfetmelerine yardımcı olurlarsa, onların öğrenme çabalarını takdir ederlerse, istenmeyen davranışları olumlu bir biçimde düzeltirlerse, sorumluluklarını yerine getirmekle kalmaz okulda oluşturulacak pozitif bir disiplinin temellerini atmış olurlar.[22]
         Pozitif disiplinin temelinde çocukları bırakmak, kontrol edilmeden ve aşırı derecede korunmadan öğrenmeye yeterli olduklarına inanmak vardır. Bunu sağlamak aileler için genellikle çok zordur. Bu zorluğun bir nedeni yürekli ve yüreksiz ebeveynlik arasındaki farkı anlamamaktır. Yüreksiz ebeveynlik çocuklar için en iyisini yapmak ve hatalarından ders almalarını sağlamak için izin vermekten çok başkalarının düşündükleri ve söyledikleri hakkında endişelenmektir. Yüreksiz ebeveynlik çocukların gelişmesinden çok, mükemmel olmaları ile ilgilenmektir. Mükemmelliğe değer veren ebeveynler aşırı derecede korurlar veya kontrol ederler.Yüreksiz ebeveynler, çocuklarını incitmek istemezler, fakat farkında olmadan yaptıkları bir çok şey çocukların gelişimlerini ve büyümelerini durdurur. Aşırı derecede koruma, kontrol, katı kurallar ve iletişim eksikliği çocuklardan güç ve yeterlilik çalınmasına neden olan bir kaç yöntemdir.[23]
         Yürekli ebeveynlik korkuyla yüzleşmek ve daha büyük fayda sağlayacağı için yapılması gerekeni yapmaktır. Yürekli ebeveynlik sadece eleştirmek veya kurtarmak daha kolay olsa da çocuklara yeterlilik kazandırmak için zaman ayırmaktır. Yürekli ebeveynlik çocukların temel yeterliliklerine güvenmek ve ihtiyaç duyacakları hareket sahası ve destek sağlandığında öğrenebileceklerini bilmektir.Çocukların kendileri için iyi olanı deneyimler yoluyla öğrenebilecek kadar becerikli ve yeterli kişiler olarak düşünmek yürekli olmayı kolaylaştırır. Çocukların kendilerini bulmalarına yardım etmenin bir yolu, çeşitli denemeler yapmaları, farklı roller denemeleri için onlara bir alan vermektir. [24]
         II.II.Pozitif Disiplinin  Unsurları Nelerdir? [25]
         Pozitif disiplin için oldukça önemli bir kaç unsur bulunmaktadır, bunlar:
1.      Seçenekler sunma,
2.      Öğrenme için doğal ve mantıklı sonuçlar kullanma,
3.      Pozitif yaşam becerileri için gerekli olanları bir araya getirme,
4.      Problem çözme becerilerini çocuklara öğretmektir. 
II.II.1.Seçenekler sunma: Çocuklara seçim hakkı verilmesi, sorumluluk alma ve özgürlüklerini artırma duygularını cesaretlendirecektir.
II.II.2. Öğrenme için doğal ve mantıklı sonuçlar kullanma: Doğal sonuçlar, pozitif disiplinin önemli elementleridir. Yemeğini reddeden çocuğa aç kalacağını, sütü bardağına koyarken döken çocuğa temizlemesi gerektiğini söyleme oldukça basit fakat etkili davranışlardır. Ayrıca sonuçları öğrenme, çocuklarla sonuçlar hakkında konuşma ve onlara önceden tahmin etme fırsatı vermeyi de sağlayacaktır. Çocuklar hata yapmadan öğrenebilecekleri gibi hata yaparak da doğruları görebileceklerdir ki bu da oldukça yararlı bir stratejidir. Sonuçları tahmin etme, problem oluşmadan önce durumları değerlendirme fırsatı da vermektedir. Mantıklı sonuçlar, karmaşık olmakla beraber oldukça etkilidir. Mantıksal sonuçların kullanımı, çocuklara seçim yapma olanağı verir. (Örneğin; “Hikayemizi bölüyorsun. Ya sessizce otur ya da masana git .Seçimini sen yap”). Burada önemli olan onun davranışını değiştirmeye çalışmaktır. Yetişkin davranışlarıyla çocuğun kendi davranışları arasında bir bütünlük sağlamak, pozitif disiplin için çok önemlidir. Pozitif disiplin kuralları uygulanırken, yetişkinin konuşurken çocuğun seviyesine inerek, ismini kullanarak yardımcı olacağı, dikkatinin üzerinde olduğu vurgulanarak ve konuşurken çocuk üzerinde odaklanarak uygun davranış modeli olduğu unutulmamalıdır.
II.II.3. Pozitif yaşam becerileri için gerekli olanları bir araya getirme: Pozitif yaşam için gerekli olan tamamlayıcı unsurları kullanan yetişkin, çocuğun yaptığı seçimden sorumlu olmasını da çocuğa öğretecektir.
II.II.4. Problem çözme becerilerini çocuklara öğretmek: Problem çözücü olmalarında birinci adım, çocuklara problem ortaya çıktığında sakin olmalarını öğretmek ve problem üzerinde odaklanmalarını sağlamaktır. İkinci adım herkesin anlatmak istediklerini anlatma fırsatı vermektir. Daha sonra yetişkinler, çocukların açıklamalarından problemi tanımlayarak çocukların birbirleriyle uzlaşmalarını sağlamalıdır. Çocuklara kendi problemlerini çözmeyi öğreten yetişkinler, aynı zamanda çocuklara davranışlarına dikkat etmeleri ve kendi kontrollerini pozitif değerlerde geliştirmeleri için onlara fırsat vermelidirler. Problem çözme teknikleri yoluyla, çocuklar kendi duygularına ve diğerlerinin duygularına değer vermeyi ve ifade etmeyi öğreneceklerdir. Şiddet olmadan çatışmaları çözümlemeyi de bu yolla kazanacaklardır.[26]
         II.III. Sınıfta Pozitif Disiplin
        “Sınıfta Pozitif Disiplin” çocukları sorumluluk sahibi vatandaşlar olmaya hazırlayan bir programdır. Pozitif disiplinde, öğrencilere saygıyla yaklaşılan ve başarılı bir yaşam için ihtiyaç duyacakları bir okul ortamı oluşturarak, öğrencilerin başarısız olduklarında küçük düşme yerine güvenli bir ortamda hataları ile öğrenme fırsatı yakalayarak, güçlendiklerini hissettikleri bir okul ortamının koşullarının meydana getirilmesi amaçlanır. Bu ortamda öğrenciler, yarış yerine işbirliği içinde çalışmayı öğrenir. Öğretmen ve öğrenciler ortak çözümler üzerinde birlikte çalışmayı hedefler. Yetersiz olduğunu düşünmek ve hevesinin kırılması artık eğitim ortamının bir parçası olamayacağından, hayat ve öğrenme için heyecan aşılayan bir ortam oluşturmada birbirine yardım eden öğretmen ve öğrenciler pozitif disiplinin koşullarını birlikte hazırlamış olurlar. Böyle bir ortamda yapılan eğitim, genç insanları besler; mutlu ve topluma katkıda bulunan bireyler olmalarına yardım edecek davranış biçimlerini onlara kazandırır.[27]        
         Başarının az sayıda insan için ve başkalarının üstünden geçildiği yarışa dayalı bir sistemden uzaklaştırılmaya ihtiyacı vardır. Bir başkasına yardım etme ve sorumlu karar vermeyle bütünleşen yeteneği ve kişisel değerlendirmeyi geliştirmeye yönelinmelidir. Bu atmosferde okullar genç insanları korku ve yetersizlik duygularıyla doldurmak yerine cesaret, güven ve yaşam becerileriyle güçlendirmelidir. Pozitif disiplin olarak  ifade edilen bu disiplin modelinin temelinde, karşılıklı saygı yatmaktadır Öğretmenin görevi, öğrencilerin ait olma duygusunu kazanmalarına yardım eden demokratik bir sınıf oluşturmak ve öğrenciler içten bir ait olma duygusuna yönelemediklerinde, yanlış amaçları belirleyerek, doğru amaca yönelmelerini sağlamaktır.[28]

   II.IV. Dreikurs’a  Göre  Davranışın Altında  Yatan  Dört  Yanlış  Amaç/ Neden :
         Sosyal psikolog Adler’den etkilenen Dreikurs’ a göre insanlar, diğer insanlar tarafından kabul edilmek ve bir gruba ait olma gereksinimindedirler. Bu gereksinimi, insanın sosyal davranışlarının içten amacı olarak adlandıran Dreikurs, çocukların yaşamlarının başlangıcından itibaren kendilerine özgü amaçlar ve araçlar geliştirerek, bu amacı başarmaya yöneldiklerini ve okuldaki tüm öğrencilerin sınıfta ait olma ihtiyacından başka bir şeyi daha fazla istemediklerini belirtmiştir. Bundan dolayı sınıftaki tüm istenmeyen davranışların nedenini de ait olma ihtiyacı ile açıklamaktadır. Sınıfta istenmeyen davranış olarak adlandırılan anti-sosyal öğrenci davranışları, sosyal olarak kabul edilebilir yollarla tanınmayı sağlayamayan öğrencilerin, fark edilmelerini sağlayan yanlış amaçlarını yansıtmaktadır. Dreikurs’ a göre öğrenciler, ait olma amaçlarını doyurmada başarısız olduklarında 4 yanlış amaca yönelirler ve aşağıda belirtilen davranışları gösterirler. Bu davranışlar, öğretmen müdahale etmediğinde aşamalı olarak birbirini takip eder.[29]
II.IV.1.Dikkat çekme: Öğrenciler tanınma ve fark edilmeyi elde edemediklerinde; ilgisiz sorular sorarak, çalışmayı reddederek, diğerlerinin sözünü keserek, konuşarak, komiklik yaparak, özel istekte bulunarak ya da sürekli yardım isteyerek dikkat çekmeye çalışırlar. Öğretmenler, yaramazlık yapan öğrencilere dikkat göstermenin istenen davranışları geliştirmeyeceğini anlamalıdırlar. Yaramazlık yaptığında ilgi göstermek, öğrencinin dikkat çekme isteğini arttırır ve dışsal motivasyon kaynakları aramalarına neden olur.
II.IV.2.Güç Arama: Öğrenciler aradıkları tanınma ve fark edilmeyi, yalnızca öğretmene meydan okuyarak elde edebileceklerini düşündüklerinde,tartışma, zıtlaşma, yalan söyleme, yönergeleri izlemeyi ve aktivitelere katılmayı reddetme, saldırgan davranma ve öfke nöbetleri gibi davranışlar gösterirler.Bu öğrenciler,öğretmenin onlarla kavga etmelerini başarabilirlerse, gerçekte istedikleri olsun olmasın kazandıklarını düşünürler.Çünkü sınıfı rahatsız edecek güce sahip olduklarını göstermede başarılı olmuşlardır.
II.IV.3.Öç Alma: Dikkat çekme ya da güç arama yoluyla statü kazanmada başarısız olan öğrenciler öç almaya yönelirler.Öç almaya yönelen öğrenciler, kendilerinin cezalandırılmasını kurgulamış olurlar. Ne kadar fazla soruna neden olurlarsa kendilerini o kadar haklı hissederler. Diğerlerini incitmek için ellerinden geleni yaparlar.
II.IV.4.Yetersizlik Sergileme: Yetersizlik gösteren öğrenciler, kendilerini başarısız olarak gördükleri için tekrar denemeye gerek olmadığını düşünürler.Değersizliklerini arttıran durumlardan kendilerini çekerek, çok az düzeyde sahip oldukları benlik değerlerini sosyal olarak test edebilecekleri ortamlardan uzak durarak korumaya çalışırlar. Bu yanlış amaca göre hareket eden öğrenciler; öğretmenin yönergelerine tepkisiz kalırlar, sınıf aktivitelerine katılmayı pasifçe reddederler, sınıfta sessizce oturur ve etkileşimde bulunmazlar.[30]
         Dreikurs, öğrencilere gereksinimlerini doyurmak için yasal yollar bulma konusunda yardım etmek suretiyle; onların istenmeyen davranışlarının sınırlanabileceğini ve iki farklı davranış arasında seçim hakkı verilerek, sorumluluk duygusunun aşılanabileceğini belirtmektedir. Bunun en iyi demokratik sınıflarda ve demokratik öğretmen tutumlarıyla gerçekleşeceğini vurgulayan Dreikurs, demokratik öğretmenlerin sınıftaki davranışlarının otokrat ve izin verici öğretmenden farklı olacağını belirtmektedir. Demokratik öğretmenler;
- Kuralları ve yaptırımları oluşturma sürecine öğrencileri dahil ederek,
- Kuralların gerekliliği ile ilgili açıklamalar yaparak,
- Rehberlik ve liderlik sağlayarak,
- İçsel motivasyonu sağlamaya önem verip, öğrencilerin birbirleriyle etkileşime geçmelerine ortam hazırlayarak,
- Öğrencilere sürekli olarak özgürlüğün, sınıf kurallarına bağlı kalmaya ve onları hiçe saydıklarında istenmeyen sonuçlar için sorumluluk almaya bağlı olduğunu hatırlatarak karşılıklı saygı ile iyimserlik duygusunu ve öğrencilerin kendi davranışlarına sınır koyma yeteneklerini geliştirmelerine yardım ederler.[31]
         Geleneksel yapıdaki öğretmenlerin etkin sınıf yönetimi konusunda kendilerine yönelttikleri temel soru, sınıfımdaki öğrencilere benim istediklerimi nasıl yaptırabilirim? sorusu olmuştur. Bu anlayışa sahip öğretmenler, öğrencilerinden kendilerinin tasarlayıp hazırladıkları birtakım sınıf-içi davranış kurallarına baş eğmelerini ve bu kuralları harfiyen yerine getirmelerini beklemektedir. Halbuki, sözkonusu olan bu disiplin kuralları, sınıftaki bütün öğrencilerin katılımı ile birlikte hazırlanmalıdır. Bu husus, katılımcı ve demokratik bir sınıf atmosferi oluşturmada temel ilke olmalıdır.
         Dolayısıyla, öğretmenlerin kendilerine yöneltmeleri gereken temel soru, sınıfımdaki her öğrencinin sağlıklı gelişmesini sağlayacak bir sınıf ortamını nasıl oluşturabilirim? ya da  sınıfımı nasıl demokratik bir topluluk haline getirebilirim ki, sınıftaki her öğrenci kendisinin değerli olduğunu, kendisine saygı duyulduğunu ve sınıftaki diğer üyelerin kendisine ihtiyacı olduğunu hissetsin? sorusu olmalıdır. Yani, öğretmenlerin sınıfta disiplini sağlama konusundaki çabaları öğrencilerin sınıftaki davranışlarını kontrol yerine, onların doğal meraklarını geliştirmeye ve sınıfta demokratik bir atmosferin oluşmasını sağlamaya yönelik olmalıdır. [32]

      II.V. Pozitif Disiplin Modelinin Sınıfta İstenmeyen Davranışlara Karşı Önerdiği Uygulama Stratejileri:[33]
II.V.1. İstenmeyen Davranışın Hangi Amaca Hizmet Ettiğini Belirleme:Öğretmenlerin, ilk olarak, öğrenciyi istenmeyen davranışa hangi amacın yönlendirdiğine karar vermesi gerekmektedir. Öğretmenler, öğrencinin istenmeyen davranışlar göstermesine neden olan amacı belirlemede şu aşamaları izleyebilirler.
II.V.1.1. İzleme (Öğrencinin tepkilerini izleme): Öğretmenin, olumsuz davranış gösteren öğrenciyi davranışın gösterildiği ilk andan başlayarak gözlemesidir. Yaramazlığı durdurup tekrar yapması, yaramazlığı durdurmayı reddetmesi ve tekrar yapması, saldırgan ve düşmanca davranması, işbirliğini reddetmesi gibi davranışlar, öğrencilerin amaç yönelimleri hakkında tahminde bulunmaya yardım edecektir. Örneğin; yaramazlığı durdurup tekrar yapma dikkat çekme amaçlı olabilir.
II.V.1.2.Bilgi toplama: Öğretmen, okul kayıtları, öğrencinin daha önceki öğretmenleri ve gerekirse ev ziyaretleri yaparak aileden bilgi toplamalıdır. Elde ettiği bilgiler (sınırlı da olsa), öğrencinin amacının, dikkat çekme, güç arama, öç alma isteği ya da yetersizlik sergileme olabilirliğini tahmin etmede yardımcı olur.
II.V.1.3.Soru sorma (örtülü, gizli): Öğrencinin yanlış amaç yönelimini belirlemenin bir diğer yolu, öğretmenin, öğrenci yaramazlık yaptığında, kendisine nasıl bir duygu yaşadığını sorması ve tepkisinin ne olduğunu gözden geçirmesidir. Dreikurs, öğretmenin değişik yanlış amaçlar karşısında, farklı duygular hissedeceklerini belirtmektedir. Örneğin, öğretmen canı sıkılmış hissediyorsa, öğrenci dikkat çekme amacında, tehdit edilmiş hissediyorsa, öğrenci güç arama amacında olabilir. Dreikurs’ a göre, yetersizlik sergileyen öğrenciler karşısında öğretmenler genellikle kendilerini güçsüz hissetmektedirler.
II.V.1.4.Yanlış amaç hakkında tahminde bulunma: Öğretmen elde ettiği bilgilerle hipotezler geliştirmelidir. Çünkü öğrenci ile ilgilenirken, öğrenciye yanlış amacını göstermek önemlidir.

II.V.2.Yönlendirici İfadeler: Öğretmenin, öğrencinin olumsuz davranışı altında yatan gizli amaçla ilgili tahminde bulunduktan sonra, öğrenciyi bu amaçtan mantıklı yollarla mahrum bırakmaya yönelik hareket etmesidir. Yönlendirici ifadeler, sınıfta devamlılığı sağlama ve öğrencinin olası amacını tanımlamada önemli bir noktadır. Örneğin, “Davranışların arkadaşlarınla birlikte çalışmaya hazır olmadığını söylüyor, senin yerinde kalmanı istiyorum. Hazır olduğunu düşündüğün zaman, rahatsızlık vermeden bir gruba katılabilirsin” vb.

II.V.3.Öğrenciyi Yanlış Davranışla Yüzleştirme: Yüzleştirme, davranışların altında yatan yanlış inançları tartışma ve yanlış amacın açıklanmasıyla gerçekleşir. Bunu arkadaşça ve tehdit edici olmayan bir şekilde yapma, öğrencilerin kendilerini incelemelerini ve davranışlarını değiştirmelerini olası kılar. Dreikurs, öğretmenlerin, aşağıdaki soruları sormalarını ve öğrencilerin tepkilerini gözlemelerini ister.
Dikkat Çekme: Özel bir ilgi istiyor olabilir misin?
Güç Arama : İstediğin kendi yolunu seçmek, lider olmak olabilir mi?Hiç kimsenin sana bir şey yapamayacağını kanıtlamak istiyor olabilir misin?
Öç Alma : Beni ve diğerlerini incitmek istemen gibi bir şey olabilir mi?Diğerlerinin sana verdiği zarar kadar sen de onlara mı zarar vermek istiyorsun?
Yetersizlik : İstediğin yalnız kalmak olabilir mi?
         Bu sorular, öğretmen ve öğrenci arasında iletişimi açacak sorulardır. Öğretmen bu sorulardan sonra, öğrencinin davranışlarını gözlemelidir. Eğer öğrenci gülümser, aniden saygı gösterir, omuz silker ya da belirlediği hedefe göre farklı cevap işaretleri gösterirse, öğretmen hipotezinin doğruluğuna ait deliller elde etmiş olur.[34]
        
II.V.4.Öğrenciyi İçten Bir Ait Olma Amacına Yöneltme: Dreikurs, öğrenciyi içten bir ait olma amacına yöneltmede aşağıdaki stratejileri önermektedir:
-Dikkat Çekme Davranışı nı görmezlikten gelme, beklemediği anda ilgi gösterme, öğrencinin kendini güdülemesini teşvik etme. Eğer görmezden gelme uygun değilse ve tepki vermek gerekiyorsa, fazla ödüllendirici olmamasına dikkat edilmelidir. İsmini söylemek, yorumsuz bir şekilde yüzüne bakmak, göz iletişimi kurmak, öğrencinin yanlış davranışını tanımlamak, soru sormak gibi.
-Güç Mücadelesi ile içli dışlı olmaktan sakınılmalıdır. Dreikurs, öğretmenlerin, öğrencilerle güç savaşına girmemelerini vurgulamaktadır. Geçici olarak öğretimi durdurarak, davranışın durmasını bekleyebilirler. Bu durumda, kuralı bozan öğrenci öğretmenden çok akran baskısını hissedebilir.
-Öç Alma amacına yönelmiş öğrenciye ulaşmak zordur. Öğrencinin sevgiye ve ilgiye ihtiyacı vardır. Böyle öğrencilerin yeteneklerini ve güçlerini gösterebilecekleri durumlar planlayarak, onların kabul edilme ve statüyü beraberinde getirecek şekilde davranabildiklerini görmelerine yardım etmek gereklidir. Bu tür öğrencileri desteklemek ve teşvik etmek için sınıf yardımına başvurulabilir.
-Yetersizlik gösteren öğrencilere karşı öğretmenler tepkilerinde çok duyarlı ve sabırlı olmalıdırlar. En küçük çabalar için bile teşvik ve destek önemlidir.
        
II.V.5.Sınıf Toplantıları: “Sınıfta Pozitif Disiplin” programının en önemli unsuru “sınıf toplantıları” dır. Sınıf toplantılarında öğrenciler, dinleme, nöbetleşerek bir şeyleri yapma, değişik bakış açılarını duyma, iletişim kurma, müzakere etme, bir başkasına yardım etme ve kendi davranışları için sorumluluk alma gibi sosyal beceriler öğrenirler. Bunun yanısıra, öğrenciler isteklerini dile getirme, dikkatini toplama, eleştirel düşünme, karar verme, problem çözme becerileri ve demokratik prosedürler gibi akademik performansı güçlendiren şeyleri de sınıf toplantılarında öğrenirler. Problem çözümüne öğrencinin aktif katılımı, onun artık öğretmenin pasif alıcısı olmayacağı anlamına geldiği için bir çok öğretmen sınıf toplantısı yönteminin ders programı, dil gelişimi, sağlık ve emniyetle ilgili müfredat amaçlarını aştığını düşünmektedir. Öğrenci, sınıf toplantıları vasıtasıyla öğrenebildiği becerileri kazandıktan sonra okuma, yazma ve aritmetik öğrencinin yaşamında daha anlamlı olur. Öğretmenler, sınıf toplantılarının önemli beceriler öğrettiğini ve genç insanları yaşamın bütün alanlarında –okul, iş,  aile, toplum- başarı için pozitif bir tavırla güçlendirdiğine inanmaktadır. [35]
         Sınıf toplantıları, sınıfta pozitif disiplin modelinin  en çok bilinen stratejisidir. Düzenli olarak yapılan sınıf toplantıları, öğrencilerin bireysel sorunları ya da sınıfın tüm organizasyonu üzerinde öğretmen ve öğrencilerin belli bir temel üzerinde buluşmalarını sağlar. Öğrencilerin toplantı boyunca duygu ve düşüncelerini açıklamada kendilerini özgür hissetmelerini sağlamak önemlidir. Yanlış cevaplar olmadığı için, her öğrenci toplantılarda başarılı olma fırsatına sahip olur. Sınıf toplantıları bütün sınıfı etkileyen gerçek sorunları (sınıfta kaybolan eşyalar için neler yapılabileceği, duvarlara yazılmış yazılarla ilgili neler yapılabileceği vb.) çözmeye yönelik yapılabileceği gibi, çocukların hayal gücünü geliştirme, daha önce öğrendikleri bir konu hakkında neler bildiklerini-bilmediklerini bulma ve öğrencilerin kişisel problemlerini çözme amacıyla da yapılabilir. Öğretmenin görevi herkesin fikrini söylemesini sağlamaya çalışmak, teşvik etmek ve cesaretlendirmektir. Sorunu açıklığa kavuşturmada, alternatif çözüm üretmede ve iş planı hazırlamada öğrenciler daha aktiftir. Öğretmen rehberlik yapar.[36]
         Pozitif bir sınıf kurma, bir bulmacanın parçalarını biraraya koyma işlemidir. Parçalarımızsa şunlardır: Şefkate, kararlılığa, saygınlık ve karşılıklı saygıya dayanan müşfik bir atmosferi sağlama; pozitif disiplin sınıfını yönetme metodlarını kullanma, davranışın dört yanlış amacını anlama, düzenli olarak belirli zamanlarda sınıf toplantıları yapma ve destekli geri bildirimle teşviki kullanma. [37]
         Çoğu zaman bütün okul yöneticileri ve öğretmenler genç insanlar için mükemmel bir örnek teşkil eden şeyi göremezler. Yaşam becerilerinin gelişimi için hayati önem taşıyan ihtiyacı  görmemezlikten gelirler. Diyalog ve problem çözme yolunu kullanarak kontrollü öğrenmede öğrencilere yardım edecek zaman ve enerji harcama yerine ceza ve ödüller yoluyla dışsal kontrole başvururlar. Fakat bu sistem öğrenciyi değil öğretmeni sorumluluk sahibi yapar. Öğrencilerin “iyi” olduğu anları yakalamak ve ödüllendirmek; yine “kötü” olduğu anları yakalayıp cezalandırmak öğretmenin sorumluluğudur. Öğretmen ortalıkta olmadığı zaman ne olacak peki?[38]
         Geleneksel yapıdaki disiplin yöntemleri olumlu davranış değiştirmede etkili midir?İtaat, ceza ve ödül yöntemlerinin sıkça kullanılması, o sınıftaki öğrencilerin sağlıklı ahlaki gelişimlerini engeller. Çünkü, bu yöntemlerin kullanıldığı sınıflardaki öğrenciler kendilerine, nasıl bir insan olmak istiyorum? sorusunu sormazlar. İtaat, ceza ve ödülün bir öğretmen tarafından sınıfta disiplin yöntemleri olarak kullanılmasının çocuğun kişiliğinde yapabileceği tahrip, Kohlberg’in ahlaki gelişim teorisinden de faydalanılarak açıklanabilir.[39]
         Kohlberg, bireylerin ahlaki gelişimlerini başlıca üç düzeyde inceler. Bunlar , gelenek öncesi, geleneksel ve gelenek-ötesi veya bireysel prensiplere dayalı düzeylerdir. Bireylerin bu üç farklı ahlaki düzeyden hangisinde olup olmadıklarını belirleyen yegane faktör ise, onların bir toplumsal problemin çözümünde uyguladıkları “akıl yürütme süreci” veya niçin öyle davranılmasına ilişkin  olarak ileri sürdükleri “mantıksal dayanak” tır.[40]
         Kohlberg’e göre, gelenek-öncesi düzeyde olan bir kişi bir cezadan sakınmak için otoriteye körü körüne bağlıdır (itaat) ve diğer insanlarla olan ilişkilerinde karşılıklı çıkar anlayışını gözetir (ceza ve ödül). Geleneksel düzeydeki bir kişi için ise, doğru, insanların beklentilerine cevap vermek ve toplumsal kurallar doğrultusunda davranmaktır. Gelenek-ötesi düzey, bireysel ahlaki anlayış farklılıklarının gözetilmesi ve birtakım evrensel ahlaki değerlerin kazanılması ile temsil edilir.[41]
         Bu durumda, itaat, ceza ve ödül yöntemlerinin öğretmenler tarafından sınıfta sıkça kullanılması demek, öğrencilerin ahlaki gelişimlerinin Kohlberg’in gelenek-öncesi ahlaki gelişim düzeyi ile sınırlı kalmalarına katkıda bulunmak demektir. Eğer dikkat edilirse, Kohlberg’in  ileri sürdüğü üç ahlaki gelişim düzeyi, bir kişinin ben-merkezcilikten (gelenek-öncesi düzeyden) grubun beklentilerine ve toplumun norm ve kurallarına (geleneksel düzeye) ve oradan da bireysel ahlaki prensiplere ve hatta bir takım evrensel ahlaki değerlere (gelenek-ötesi düzeye) doğru kademeli bir geçiş sürecini temsil etmektedir. Dolayısıyla, ahlaki gelişim açısından bakıldığında, bir sonraki düzey kendinden bir önceki düzeyden daha ileridedir. Nitekim, Kohlberg’e göre, gelenek-öncesi düzey, çoğunlukla dokuz yaşın altındaki çocukların bulunduğu bir ahlaki gelişim düzeyidir. Açıkça görüldüğü üzere, itaat, ödül ve ceza yöntemleri öğrenci davranışını kısa vadede değiştirebilirler veya kontrol edebilirler; ancak, uzun vadede öğrencinin sağlıklı kişilik veya karakter gelişimine katkıda bulunmazlar. Sonuç olarak, diyebiliriz ki, ceza ve ödül bir madeni paranın iki yüzü gibidir ve genellikle iyi şeyler satın almazlar.[42]
         Sınıf toplantılarında özenle üzerinde durulması gereken bir nokta vardır ki, bu da  dikkate alma mesajının öğrenciye verilmesidir. Öğrencilerin kim olduğunu öğrendiğinizde, onları hatalarını, öğrenmek için bir fırsat olarak görmeye teşvik ettiğinizde, anlamlı katılımlar yapmaya yetenekleri olduğuna inandığınızda, öğrenciler sizin kendilerini dikkate aldığınızı bilirler. Onları dinlediğinizde, duygu ve düşüncelerini ciddiye aldığınızı düşündükleri için dikkate alındıklarının farkına varırlar.Öğrenciler dikkate alındıklarını hissettiklerinde işbirliği yapmak isterler, yanlış ve kötü davranışlara yönelmezler.Zihne ulaşmadan önce kalbe ulaşmalısınız.Saygı ve teşvik etme dikkate almanın iki temel parçasıdır.[43]
         Bir öğretmen mükemmellikte ısrar yerine gelişimi teşvik ederse öğrenciler o öğretmenin kendilerini dikkate aldığını bilirler. Sınıf toplantıları öğrencilerin bu felsefeye inanmaları için mükemmel bir fırsat sağlar.[44]
         Sınıf toplantısı, herkes için gerçek ve pratik meselelerle ilgili problem çözümüne ve gerçek diyaloğa öğretmen ve öğrencilerin katılımını sağlayan bir işlemdir.Bir pozitif sınıf toplantısında öğretmen, tartışılacak konuyu belirlemez ve öğrencileri iyi davranışa yönlendirme çabası içinde konuşmaların büyük bir bölümünü kendisi yapmaz.  Öğrenciler genellikle öğretmenin baskın olduğu toplantılara karşı çıkarlar ve uyum sağlayamazlar. Programdaki konuların çoğu öğrencilerin kendi elindedir.[45]        
         II.V.5.1.Sınıf Toplantısı Formatı [46]
         Sınıf toplantıları için format şöyledir:
  1. İltifat ve takdir etme
  2. Öncelikli sonuçları takip etme
  3. Program (gündem) araçları
    1. Başkalarını dinlerken duygularını paylaşın.
    2. Bir şeye takılıp kalmadan tartışın.
    3. Problem çözümü için yardım isteyin.
  4. Gelecek planlar (geziler, partiler, projeler).
        II.V.5.2.Etkili Sınıf  Toplantılarının Yapı Taşları [47]
         Yapı Taşı 1: Çember Oluşturun
         Sınıf toplantılarının ilk aşamasında amacın öğrencilere kazanma- kazanma çözümlerinin yer aldığı ve herkesin konuşmak ve dinlenilmek için eşit haklara sahip olacakları bir ortam
oluşturmak olduğu söylenmelidir. Çember düzenlenmesi – masa ve sandalyeler olmaksızın-  herkesin birbirini görmesine imkan sağlayacak ve öğrencilere sınıf toplantılarının okuldaki tecrübelerinin farklı ve özel bir parçası olduğunu hatırlatacaktır.
         Yapı Taşı 2: İltifat ve Takdir Etmeyi Uygulamaya Koyun
         Sınıf toplantılarına pozitif bir işaretle başlamak önemlidir. Öğretmen ve öğrenciler birbirlerine güzel şeyler söylediğinde herkesin kendi değerinin yüksek olduğunu hissetmesine gerçek bir destektir.
         Yapı Taşı 3: Gündem Oluşturma
         Öğrencilerin gündem maddeleri (öğrencilerin yardım isteyeceği konu veya problemler) için öğretmenin bir bir not defteri tutacağı öğrenciler tarafından bilinmelidir. Öğretmen ve öğrenciler gün boyunca gündem üzerine ilgilerini yazabilirler.
         Bir çember oluşturmak, toplantının amacını ve formatını gözden geçirmek ve iltifatları öğrenmek, ilk toplantı için yeterli konu başlıklarıdır. Bu toplantının sonunda öğrencilerin gelecek toplantının ne zaman olacağını bilmelerini sağlamak, onlara gündemin nerede tutulduğunu söylemek ve sıraların normal düzenlemesine geri çevrilmesi yeterlidir.[48]
         Yapı Taşı 4: İletişim Becerilerini Güçlendirme
         İyi bir dinleyici olmak, sırasını takip etmek, kendisini açık bir şekilde ifade etmek ve farklı gerçekliklere saygı duymak gibi iletişim becerileri, çember oluşturulup iltifatlar dağıtıldıktan sonra ikinci sınıf toplantısında tanıtılabilir.[49]
         Bir çember oluşturup, karşılıklı iltifatlar edip, gündem maddelerini seçtikten sonra öğrencilere, davranışın ardındaki amaçlar öğretilmelidir. Her davranışın ardında bir inanç vardır. Fakat biz genellikle inancı anlamak yerine davranışa odaklanırız. Oysa inanç değiştirildiğinde davranış da değişecektir.Sadece davranışın kendisiyle meşgul olmak yerine kişinin davranışını motive eden inancı anladığımızda çok daha fazla etkili oluruz. Uzun vadede etkili olabilmek için algılama değiştirme, davranış değiştirmeden daha önemlidir.[50]
         Davranışın ardındaki farklı inançları/amaçları anlamak cezayı bir çözüm olarak kullanmaktan kaçınmak için önemlidir. İnsanların yaptıkları şeyin sebeplerini anladığımızda, onların inançlarıyla ilgilenme yollarını düşünebilir ve onları, cesaretleri kırılmış hissettiklerinde cesaretlendirebiliriz.[51]
          Yapı Taşı 5:Problem Çözme Becerilerini Geliştirme
         Üçüncü sınıf toplantısıyla öğrenciler, artık etkili  problem çözme becerilerini öğrenmeye hazırdırlar. Etkili problem çözmelerine yardım edecek yöntemler olarak öğrencilere, rol yapma ve beyin fırtınası öğretilebilir.
         Rol Oynama Yöntemi; öğrencilerin belli bir durumu, koşulu, düşünceyi oyun şeklinde anlattığı ya da dramatize ettiği öğrenci merkezli bir etkinliktir. [52] Grubun üyeleri yalnızca dinlemek ya da tartışmak yerine olayın nasıl oluştuğunu izlerler ve konunun ayrıntısına inerler. Rol oynama yöntemi özel bir değere sahiptir. Çünkü, bu yöntemde öğrenciler başka bir kimliğe bürünür, başkalarının nasıl hissettiğini, düşündüğünü ve etkinlikte bulunduğunu anlama imkanına sahip olurlar.[53]
         Beyin  Fırtınası;  ilk kez Alex Osbourne tarafından reklam endüstrisinde kullanılan, grupla yaratıcı düşünmeyi uyaran önemli bir tekniktir. Tekniğin amacı, öğrencilerin fikir üretmelerini sağlamak ve onların kendilerini ifade etmesini kolaylaştırmaktır.[54]
         Çocukların başarılı, mutlu ve topluma katkıda bulunan bireyler olmak için ihtiyaç duydukları becerilerin bir çoğu problem çözme yoluyla öğretilebilir. Etkili problem çözme becerileri öğrencilerin sınıfta ya da herhangi bir yer ve sistemde sorumluluklarını ve rollerini anlamalarına yardımcı olur. [55]
         Yapı Taşı 6: Ceza Yerine Çözümlere Odaklanma
         Cezada psikologların”görünüm geçerliliği” adını verdikleri bir durum vardır; yani ceza görünüşte işe yarar gibidir. Sınıf içinde öğretmenin cezalandırma tehdidiyle, öğrencilerin istenmeyen davranışı bir süre için bile olsa engellenebilir.[56] Çoğu zaman eğitimciler istenmeyen davranışların engellenmesinde ve istendik   davranışların kazanılması sürecinde cezanın etkisinin boyutunu tartışmaktadırlar . Ancak psikologlar ve eğitimciler cezanın uzun sürede istenmeyen sonuçlarının olabileceğine dikkat çekmektedirler. Örnegin: Öğretmen tarafından azarlanan bir çocuk okula karşı fobi geliştirebilir.İkincisi de model alma gücüdür. Öğretmenin yaptığı bütün davranışlar sınıf tarafından dikketlice izlenir ve benimsenir. Öğretmenin  sınıfta bir öğrenciyi sert şekilde azarlaması diğer öğrenciler tarafından model alınarak iletişim ve etkileşimde öğretmenin gösterdiği davranış biçimi gösterilir.Üçüncü etkisi de bağışıklık kazanmasıdır. Cezanın tekrarı birey üzerinde düzeltici etkisini kaybettirir.Diğer  bir ifadeyle ilk uygulandığında bireyi rahatsız eden ceza sonradan etmeyebilir.[57]
         Cezalandırmanın her türlü şekli hem saygısızcadır hem de cesaret kırıcıdır. Cezalandırma bir çok yanlış önermeye dayanır.
  1. Çocukların daha iyi yapmaları için öncelikle bizim onların daha kötü hissetmelerini sağlamamız gerekir.
  2. Çocuklara yaptıkları şeyi ödetmek, yaptıkları şeyi öğrenmelerinden daha önemlidir.
  3. Çocuklar kontrol ve taklit yoluyla, eğiticiyi bir ortamda seçimlerinin sonuçlarını keşfetmek yoluyla öğrenmekten daha iyi öğrenirler.[58]
         Birçok öğretmen cezalandırarak daha iyi yaptıklarını düşünürler. Cezalandırmanın öğrenciyi uygun şekilde davranmaya motive edecek en iyi yol olduğuna inanırlar. Ceza sebebiyle yanlış davranış bir süre için durduğunda doğru olanı yaptıklarını, haklı olduklarını düşünerek aldanırlar. Ancak öğretmenler, cezanın öğrenciler üzerindeki uzun vadeli sonuçlarının farkında olurlarsa, doğal olarak, öğrencilerin uygun şekilde davranmalarını motive edecek daha saygılı metodlar öğrenmek isteyeceklerdir. Pozitif disiplin sınıfında cezaya yer yoktur.[59]
         Öğretmenler, eğitici, saygılı, öğrenmeye yardımcı bir ortam oluşturmak, cezalandırma ve küçük düşürmeyi ortadan kaldırmak için ilk adımı atmalıdır. Öğretmenler, genç insanlara cezalandırıcı olmayan çözümler bulma becerileri kazandırarak rehberlerini takip etmelerine yardımcı olabilirler. Pozitif disiplin modelinin odak noktası cezalandırma değil, çözümler üretmektir.[60]
         II.V.5.3.Başarılı Sınıf Toplantıları İçin Altı Kriter
  1. Sınıf toplantıları her gün yapılmalıdır. Her gün yapılan 10-20 dakikalık sınıf toplantısı haftada bir kez yapılan 40- 50 dakikalık toplantılardan çok daha iyidir.
  2. Toplantılarda bir çember şekli alınmalıdır.
  3. Sonuçlar ya da cezalar  yerine çözümlere odaklanılmalıdır.
  4. Çemberin etrafında bir cisim dolaştırılmalıdır (Konuşma sopası gibi özel bir sopa olabilir). Öğrenciler sadece ellerinde bu tür bir cisim olduğunda konuşmaya dönebilirler. Bu, düzeni sağlar ve bütün öğrencilere konuşma fırsatını verir.
  5. Yardımcı olacağını düşündüğü çözümü seçmek için problemi programa uygun öğrenciye izin vermek yerine veya öğrencilerin oy kullanmalarına izin vermek yerine problemin  odağı olan öğrencinin bir çözüm seçmesine izin verilmelidir. Bu, öğrencilerde yetki ve sorumluluk duygularını arttırır.
         Temel yapı taşları yerleştiğinde aşağıdaki sınıf toplantıları formatında düzenli toplantılar yapılabilir.
  1. İltifatlar ve değerlendirmeler
  2. Çözümler üzerinde takip (önerilen çözümler bir hafta denenir, çözümün işe yarayıp yaramadığı takip edilir, işe yaramıyorsa öğrenciler meseleyi gelecek problem çözme gündemine tekrar koymak isteyebilirler).
  3. Gündem maddeleri
    1. Diğerleri dinlerken duygularını paylaşmak
    2. Esnek bir şekilde tartışma
    3. Problem çözmek için yardım
  4. Gelecek planları (düzenli sınıf toplantıları yapılmaya başlandığında öğrenciler kendilerini öğretmene ve sınıf arkadaşlarına daha yakın hissedeceklerdir. Bir parti ya da gezi düzenlemek, özel bir şeyler planlamak herkesin hoşlanacağı bir aktivite olacaktır).[61]
         Öğretmen ve öğrenciler genellikle yanlışlar yaparak sınıf toplantısı işlemini öğrenirler. Bu en fazla 26 gün alır. Bu eğitim için zaman tanınmalı, işleme güvenilmelidir.[62]
         Genç insanlar yeni bir bakış açısını ve problemleri ele almanın yeni yollarını öğrendiklerinde bazen bir şeyler daha iyi olmak yerine daha da kötüleşebilir. Öğrenciler öğretmenin umduğu istekle tepki vermezlerse, öğretmenin cesareti kırılmamalıdır. Küçük adımlarla dikkat ve sebatla çalışmaya devam edilmelidir. Başarı öğretmenin kararlılığıyla doğrudan ilgilidir.Öğretmenler sınıf toplantılarıyla öğrenilen yaşam becerilerinin önemli olduğuna inandıklarında sınıf toplantıları başarılı olacaktır.[63]
         II.V.5.4. Sınıf Toplantılarının Önemi
         Sınıf toplantılarının öğrencileri nasıl güçlendirdiğini anlamakta yarar vardır. Başka ne zaman öğrencilerin düşünceleri ve ilginç görüşleri ciddiye alınır? Öğrenciler başka nerde kendine güven, cesaret ve kendi değerinin farkına varmayı inşa eden yaşam becerilerini öğrenme fırsatı elde ederler? Başka nerde birbirlerini besleme ve saygılı etkileşimi öğrenme fırsatını yakalayabilirler? Bütün bu faydalar duygusal gelişim kadar akademik öğrenimi de güçlendiren bir sınıf ortamını oluşturur. Her şey besleyici bir ortamda gelişir, iyileşir. Öğrenciler ve öğretmenler gelişebilirler.[64]
Bireyde zihniyet değişikliklerini yaratmak sanıldığı kadar kolay değildir. Çünkü insan beyni, zaman içerisinde yapa yapa alışkanlık haline getirdiklerini, davranışlarının altında yatan kalıplaşmış zihniyetleri değiştirmek istememektedir. Çünkü zihniyet değişiklikleri, bireyin yeni düşünceler, varsayımlar, davranışlar, bilgiler, tutumlar, değer yargıları edinmesini gerektirecektir. Buna bağlı olarak içinde bulunduğu ortamdaki olay ve olguları, yeni bir bakış açısıyla ele almasını zorunlu kılacaktır.[65]
         Pozitif disiplin sınıf  toplantıları bireyde gerçekleştirilmesi zor olan bu zihniyet değişiklikleri için etkili bir araçtır. Çünkü pozitif disiplin sınıf toplantısı, öğrencinin daha ilk toplantıdan itibaren düşünce, hizmet ve fikir üretebilmesine, araştırma ruhunu kazanmasına, öğrenmeyi öğrenmesine, olayları ve olguları sorgulamasına, yaratıcılığını geliştirmesine dayanan bir  sistemdir.
II.V.6. Ussal Sonuçlar: Dreikurs, öğrencilerin sınıfta daha uygun davranışlar göstermelerine yardımcı olmak için, onların kendi davranışlarının mantıksal (ussal) sonuçlarıyla baş başa bırakılmasını vurgular. Böylece öğrencilerin, davranışlarının kendileri ve yaşadıkları toplum üzerinde ne gibi etkileri olduğunu kavrayacaklarına inanmaktadır. Etkililiği, öğretmenin, öğrencinin hatalı davranışı ile bunun sonuçları arasındaki ilişkiye başarılı bir şekilde açıklık getirmesine, sonucun mantığa uygunluk ölçütüne ve kullanılma zamanının uygunluğuna bağlıdır. Örneğin, öğrenci sırasını karalarsa, temizlemelidir.
II.V.7. Cesaretlendirme (Teşvik): Övgü ve pekiştireçlerin bağımlılık yaratması, çocuğun kaygı düzeyini arttırması ve çocuğu sürekli ölçülmek zorunda bırakmasından dolayı, arzu edilmemekte, bunun yerine cesaretlendirme önerilmektedir. Örneğin, “seninle ne kadar gurur duyduğumu herkese söyleyeceğim yerine gurur duyulacak bütün nedenlere sahipsin” denilebilir.
         Dreikurs şöyle der: “Tıpkı bir bitkinin suya olduğu gibi çocukların da teşviğe ihtiyaçları vardır.” Teşvik çocukların kendi kişiliklerini ortaya koyma konusunda yeteri kadar iyi olduklarını ifade eden bir çeşit sevgi biçimidir.
         Teşvik onlara yaptıkları hareketlerin kişiliklerinden ayrı olduğunu gösterir. Teşvik, çocuğun kendi kişiliğinden dolayı kendisine değer verildiğini bilmesini sağlar. Teşvik sayesinde çocuklara, hataları öğrenme yolunda elde edilen fırsatlar ve insanı utandıran değil olgunlaştıran araçlar olarak görmelerini sağlarsınız.
         Övgü ve teşvik aslında iki farklı kavramdır. İyi davranışlarda bulunan çocukları övmek ya da ödüllendirmek kolaydır. Fakat kötü davranışlar sergileyen ve kendilerini iyi hissetmeyen çocuklar için ne diyebiliriz? İşte bu an çocukların teşviğe en çok ihtiyaç duydukları zamandır. Övgü ve ödüllendirme, çocukların yalnızca kendi zeka ve değer yargılarına güvenmeleri yerine diğer insanların kararlarına da saygı duymalarını sağlar. Sürekli övmek ve ödüllendirmek de çocukların; “Yaptığım şey sadece diğer insanlar onayladığı zaman doğru olabilir” gibi bir fikre kapılmalarına yol açabilir ve hatalardan ders almak yerine hata yapmamaya çalışırlar.[66]
II.V.8. İzolasyon: Mantıksal bir sonuç olarak görülmekle birlikte, ölçülü bir biçimde kullanımına da dikkat edilmesi vurgulanmaktadır. Öğrenci, gerektiğinde belli bir süre izole edilebilir, ancak öğrenciye gruba katılması için fırsat verilmelidir. Çünkü amaç, öğrencileri uzaklaştırmak değil, yakınlaştırmaktır.
II.V.9. Sosyal Mühendislik: Öğretmenin, sosyal uyum becerileri yönünden yetersiz olan öğrencilerin bu becerilerini açığa çıkarmalarına yardım edebilecek etkinlikleri önceden düzenleyerek yardımcı olmasıdır. Sosyal mühendislik etkinlikleri, yanlış davranan öğrenciyi etkin kılar ve ona olumlu deneyimler sağlar.[67]

SONUÇ
                      
         Her eğitim basamağında disiplin varlığı bir gerçektir. Ancak istenmeyen davranış sonucu bir disiplin problemi ile karşı karşıya kalındığında öğretmen ve okul idarecilerinin sergilediği davranışlar konusunda oldukça büyük farklılıklar vardır. Doğru yaklaşım, sorunun çözümlenmesine, yanlış yaklaşım ise telafisi mümkün olmayan yeni disiplin sorunlarının ortaya çıkmasına neden olur.
          Pozitif disiplin için, öğrencilerin ilgi ve isteklerini baskı altında tutmadan yönlendirmeyi amaçlayan, öğrencilerin mutlu olacakları etkinlik içinde bulunmalarını sağlayan, onları korkudan, baskıdan, özellikle not endişesinden uzak bir şekilde yönlendirmeyi ilke edinen, pasif bir sessizlikten çok, aktif bir düzen anlayışını tercih eden, olumsuz davranışları cezalandırmaktan çok, olumlu davranışları teşvik etmekten yana olan, ilgisiz ya da otoriter öğretmen anlayışından çok paylaşımcı, işbirliğine dayalı kararlara öğrencileri ortak eden, planlamanın her aşamasında öğrencilerin katılmasını sağlayan bir anlayışı, eğitim sistemi içinde gerçekleştirme idealinde olan bir disiplin türüdür diyebiliriz. Bir başka ifade ile pozitif disiplin, eğitim kurumlarında bütün öğretmenlerin temel amacının, disiplini sağlamak için gösterilen çabadan daha çok, öğrencilerin başarılı olabilmesi için uygun bir ortam oluşturmak olması gerektiğini savunan bir modeldir. Pozitif Disiplin anlayışına göre disiplin, bir amaç değil, öğrenme etkinliklerini başarı ile geliştirmek için kullanılan bir araç olarak algılanmalıdır.
         Pozitif Disiplin’de her öğrenci bir birey olarak potansiyeli (zekası, yetenekleri), fiziksel görünüşü, psikolojik ve sosyal özellikleri, tecrübesi, davranışları, sözleri, duygularıyla “biricik”tir ve işlenmesi gereken bir “cevher”dir. Eğitimden beklenen, birey dediğimiz “biricik cevher”i olabilecek en iyi şekilde işlemesidir. Eğitim uygulamalarında ne yazık ki, bireyin  “biricik” ve “cevher” oluşu çoğu zaman göz ardı edilebilmektedir. Bu göz ardılar birey ve toplum hayatını olumsuz olarak etkileyebilmektedir.
          Çalışmamızın sonuç bölümünde özetle, pozitif disiplini istenmeyen davranışları önlemede  güçlü yanları ve sınırlılıkları ile tahlil edecek olursak;
-Öğrenci özerkliğini arttırması,
-Öğrencilerin davranışlarının nedenini anlamalarına olanak sağlaması,
-Doğru davranışı öğrenmelerine yardım etmesi,
-Keyfi cezalandırma ve sistematik pekiştirme yerine ussal sonuçlara güvenilmesi,
-Öğretmenlerin istenmeyen davranışa karşı eyleme geçmeden önce nedenlerine odaklanmalarını belirtmesi, pozitif disiplin modelinin güçlü yanları olarak  değerlendirilebilir.
          Zayıf yönleri ise şöyle özetlenebilir ;
- Öğretmenler, öğrencilerin günlük hareketlerini belirlemede zorlanırlar.
- Öğrencinin davranışının altında yatan nedeni belirlemek zordur.
- Kalabalık bir sınıfta, her öğrenciyi uygun olmayan bir biçimde davranmaya iten amacın çözümlemesini yapmak kolay değildir.
- Sınıf toplantıları, iletişim becerilerine sahip olmayan, duygusal olgunluğa erişmemiş çocuklarda gereksiz stres yaratabilir.
         Eğitim sisteminin, “etkili ve  nitelikli eğitim” i gerçekleştirebilmesi  için bir bütün olarak yeniden ele alınması gerekmektedir. Herşeyden önce insan ve zaman kaynakları israfının ve kaybının telafisi, geri dönüşü yoktur; birey ve toplum açısından meydana getirdiği olumsuz sonuçların da faturası ağırdır ödenemez. Etkisiz ve niteliksiz eğitim vererek madde kaynaklarından daha değerli olan “insan” ve “zaman” kaynaklarını israf edecek, kaybedecek lükse de sahip değiliz.

[1] İLGAR, Lütfü, Eğitim Yönetimi, Okul Yönetimi, Sınıf Yönetimi, Beta Yayıncılık, İstanbul , 2000, s. 167
[2] KÜÇÜKAHMET,L.; Sınıf Yönetimde Çağdaş Yaklaşımlar, Nobel Yayıncılık, Ankara, 2002, s.17
[3] KAYA, Zeki; “Sınıf Yönetimi”, Pegem A Yayıncılık, İstanbul, 2002, s. 175
4 BAŞAR, Hüseyin, Sınıf Yönetimi, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul,1999, s. 95
[5] AYDIN, Ayhan, Sınıf Yönetimi, Anı Yayıncılık, Ankara, 1998, s. 138
[6] İPŞİR, Duran;  “Sınıf Yönetiminde; Öğrencilerle Sağlıklı İletişim Kurabilmenin ve Olumlu Sınıf Ortamı Yaratmanın Rolleri”, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Eğitim Programları ve Öğretimi Ana Bilim Dalı, Ankara, 2003, s. 38
7 BAŞAR, H., s. 106
[8] APUHAN, Recep Şükrü, “Etkili Öğretmenin Temel Davranışlar”ı, Timaş Yayıncılık,  İstanbul,  2002, s. 128
[9] TÜRNÜKLÜ, Abbas , ZORALOĞLU, Yunus, GEMİCİ, Yusuf, “İlköğretim Okullarında Okul Yönetimine Yansıyan Disiplin Sorunları”, Eğitim Yönetimi, C. 7, S. 27, yaz 2001, s. 436
[10] TERTEMİZ, Neşe, “Sınıf Yönetimi ve Disiplin”, Sınıf Yönetimi, Editör Leyla KÜÇÜKAHMET, Nobel Yayıncılık, Ankara, 2001 s. 58
[11] İLGAR, s. 172-174
[12] AYDIN, s. 118
[13] BAŞAR, s. 142
[14] ERGÜN, Mustafa, www.egitim.aku.edu.tr/kuramsal02.ppt, (12.12.2005)
[15] TÜRNÜKLÜ , ZORALOĞLU , GEMİCİ, s. 438
[16] TÜRNÜKLÜ, Abbas, “Sınıf İçi Davranış Yönetimi”, Eğitim Yönetimi, Cilt 6, Sayı 21, kış 2000, s.142
[17] ÖZDAYI, Nurhayat, “Öğrenci ve Öğretmenlerin Gözüyle Sınıf Yönetimi Sorunlarına Genel Bir Bakış”, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü XII. Eğitim Bilimleri Kongresi Bildiriler, Cilt 1, Ankara, 2004,  s.375
[18] ATICI,  M., “İstenmeyen Davranışlarla Başa Çıkmak”, Eğitimbilim, Nisan 2004, s. 17
[19] ANCAK, T. , “Nasıl bir Disiplin?”. Yaşadıkça Eğitim. , S.52, Mayıs-Haziran 1997, s. 14.
[20] FINDIKÇI, İ., “Aile içinde disiplin” Yaşadıkça Eğitim., S.6, Ocak-Şubat-Mart 1989, s.14.
[21]ADA, S., ÇETİN, M.,  “Eğitim ve Öğretim Ortamında Disiplin Nedir?” Nobel Yay.,  Ank.  2002 , s.13
[22] HUMPHREYS, T., “Disiplin Nedir?Ne Değildir?”, Çev: Berat Çelik, Epsilon Yay.,  İst. 1999, s.89

[23] NELSEN, J; LOTT, L; “Ergen Gençler İçin Pozitif Disiplin”, Türkçesi: Bilge Öztürk, Beyaz Yayınları, İstanbul,  2001  , s.310
[24] a.g.e. , s.313
[25] NELSEN, LOTT,  GLENN, “A’dan Z’ye Pozitif Disiplin” , Çev.: Murat Ersin, Hayat Yay.  İst. 2006, s. 45-46
[26] a.g.e. s.47
[27] NELSEN, LOTT, GLENN, “Sınıfta Pozitif Disiplin”,  Çev: Miyase Koyuncu, Hayat Yay., İst. 2003, s. 11
[28] a.g.e ., s. 16
[29] SADIK, Fatma, “Öğrencilerin İstenmeyen Davranışları ve Bu Davranışlarla Baş Edilme Stratejilerinin Öğretmen, Öğrenci ve Veli Görüşlerine Göre İncelenmesi ve Güvengen Disiplin Modeli Temele Alınarak Uygulanan Eğitim Programının Öğretmenlerin Baş Etme Stratejilerine Etkisi”, Doktora Tezi, Adana/2006, s.62
[30] a.g.e , s. 64
[31] a.g.e., s. 66
[32] SABAN, A., “Öğrenme Öğretme Süreci Yeni Teori Ve Yaklaşımlar” Nobel Yay., Ankara,  2004, s.72
[33] SADIK, F., s. 72
[34] a.g.e., s.74-75
[35]NELSEN, LOTT, GLENN, “Sınıfta Pozitif Disiplin”, s. 8-9
[36]SADIK, F.,  s.62
[37] NELSEN, LOTT, GLENN, “Sınıfta Pozitif Disiplin, s. 12
[38] a.g.e., s. 21
[39] SABAN, A., s. 79
[40] İNANÇ, B., BİLGİN, M.,  ATICI, M., “Gelişim Psikolojisi”, Pegem A Yay., Ankara 2007, s. 223
[41] a.g.e., s. 226
[42] SABAN, A., s. 80
[43]NELSEN, LOTT, GLENN, “Sınıfta Pozitif Disiplin”,  s.29
[44] a.g.e., s.43
[45] a.g.e., s.47-48
[46] a.g.e., 57
[47] a.g.e., 58-59
[48] a.g.e., s.65
[49] a.g.e., s.67
[50] a.g.e., s.83
[51] a.g.e., s.92
[52] TOK, N., “Etkili Öğretim  İçin Yöntem Ve Teknikler”, Öğretim İlke Ve Yöntemleri, Editör: Doğanay, A., Pegem A Yay.,Ankara, 2007, s.172
[53] KÜÇÜKAHMET, L. , “Öğretimde Planlama Ve Değerlendirme”, Nobel Yay., Ankara,  2006, s.68
[54] TOK, N., s.185
[55] NELSEN, LOTT, GLENN, “Sınıfta Pozitif Disiplin”,  s.97
[56] GORDON, T.; “Çocukta Dış Disiplin mi? İç Disiplin mi?, Çev:Emel Aksay, Sistem Yay., İstanbul 1999, s.62
[57] KAYA, Z.; “Sınıf Yönetimi”, Pegem A Yay., İstanbul, 2002.,s.186
[58] NELSEN, LOTT, GLENN, “Sınıfta Pozitif Disiplin”, s.111
[59] a.g.e., s.112
[60] a.g.e., s.113
[61] a.g.e., s. 124
[62] a.g.e., s.50
[63] a.g.e., s. 129
[64] a.g.e., s. 110
[65] ERDEM, A. R.; “Etkili Ve Verimli - Nitelikli – Eğitim”,  Anı Yayıncılık, Ankara,  2005, s. 267

[66] NELSEN, LOTT,  GLENN, “A’dan Z’ye Pozitif Disiplin” , s.60
[67] SADIK, F. , s. 68

6 yorum:

  1. o kadar güzel yazılmış ve anlatılmış ki bir eğitimci olarak çok beğendim ve sınıfımda ppozitif disiplini bilinçli bir şekilde uygulayan biri olmaya çalışacağım çok teşekkürller

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bir yazı Teşekkürler. ...

    YanıtlaSil
  3. Zeynep Hanım merhabalar. Yüksek lisans tezim için kaynakca gostermek istiyorum var mı akademik anlamda bir yerde bu konu ile ilgili yayınınız, bildiriniz, sunumunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okumakta olduğunuz çalışma, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ortaöğretim ve Sosyal Alanlar Eğitimi Ana Bilim Dalı Felsefe Grubu Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans (2008) Alan Eğitiminde Araştırma Proje konum idi.

      Sil
    2. Tez konumun kaynakça kısmnda belirtmek istersem yayınlanmamış Araştırma Proje Konusu olarak mı yazmalıyım? yayınlandı mı bir yerde? Size atıf vermek istiyorum

      Sil
  4. Yayınlanmadı henüz Burcu Hanım.

    YanıtlaSil

Haset ve Şükran

  Melanie Klein - Haset ve Şükran Çeviri: Orhan Koçak - Yavuz Erten Yayıncı: Metis  7.  Basım - İstanbul 2021 99 sayfa s. 9 Klein'ın kur...